BİR DÜĞÜN MASALI

BİR DÜĞÜN MASALI

Esma’nın düğününe sadece üç ay kalmıştı. Hayalindeki düğün için gün sayıyordu. Tüm planlamalar neredeyse tamamlanmış sadece gelinliğine karar verememişti. Bir organizasyon şirketiyle anlaşmış, düğün gecesi için istediği konsepti örnek görsellerle sunmuştu. Davetiyelerini kendi tasarlamış ve bastırmıştı.

BİR DÜĞÜN MASALI

Bu süreçte sosyal medyadan da fazlasıyla destek almıştı. Telefonuna dalmış bir şekilde görüntüleri kaydırırken bir düğün videosu izleyince panikleyerek yerinden fırladı ve Murat’ı aradı. Telefon çalarken telaştan tırnaklarını kemirmeye başlamıştı.

- Muraaat! fotoğrafçıyı unuttuk, nasıl olur böyle bir şey? Her şeyi en ince detayına kadar programlamışken fotoğrafçıyı nasıl unuturuz? Şimdi fotoğrafçı ayarlamak nerden baksan 1 ayımızı alır. Ben daha gelinliğime karar verememişken bir de fotoğrafçı ile nasıl uğraşırım.

- Hayatım sakin ol lütfen, daha 3 ayımız var. Fotoğrafçı işini bir haftada çözeriz sen de gelinliğine odaklanırsın. Hem organizasyon şirketinin tanıdığı birileri vardır mutlaka. Onlara sorar öğreniriz.

- Olmaz! Fotoğrafçıları listeleyip tüm işlerini incelememiz, ön görüşmeler yapmamız gerekiyor. Bu da en az 1 ayımızı alır. Daha gelinlikle beraber aksesuar detayları için randevular var. Tüm bunlara nasıl yetişirim? 

- O zaman bir Merve ile görüş, istersen. O sana her konuda yardımcı oldu. Bu konuda da yardımcı olacaktır. diyerek nişanlısını sakinleştirmeye çalıştı Murat.

Esma bu süreçte çoğu şeyi, yeni evlenen arkadaşı Merve’ye danışmıştı. Bugün de gelinlik randevusuna beraber gideceklerdi. Merve’nin yanında olması, süreci daha rahat atlatmasını sağlıyordu. Deneyimli birinden destek almak konforlu bir histi. Merve olmasaydı, tüm hazırlıkları bu kadar erken tamamlayamazdı.

BİR DÜĞÜN MASALI

Bir kafede, yapılacaklar listesini incelerken Merve yanına geldi. Ama yüzünde her zamanki sıcak gülümsemesi yoktu. Esma, kafasını listeden kaldırıp ona bakmadı bile. Haliyle Merve’nin ifadesindeki durgunluğu fark etmedi. Bulduğu gelinlik örneklerini gösteriyordu Merve’ye.

Merve ise bir yandan fotoğrafları inceliyor, bir yandan da evdeki hayatını düşünüyordu. Kendi düğün süreci gözünün önüne geldi. Evlilikten önceki tozpembe hayaller, gerçeklikle buluşmuştu. Birlikte film izlemek gibi hayallerin yanına, evliliğin getirdiği sorumluluklar da eklenmişti. Yemek, çamaşır, bulaşık, temizlik, eşinin sorumluluğu ve eşinin ailesiyle iletişimi… Hepsi bir arada ona çok ağır geliyordu. İlişkiler, günlük işler ve hayatın küçük detayları için hiç hazırlığı yoktu. Şimdi, o düğün masalının ötesinde gerçek bir hayat inşaa etmesi gerektiğini fark ediyordu.

Daha fazla kendini tutamayarak;

- Esma bak, herkes hayalindeki düğünün telaşıyla evlilik sonrasını hiç düşünmüyor. Oysa asıl mesele ondan sonra başlıyor. Düğünümü nasıl mutlu geçiririmin yanında, evliliğimi nasıl mutlu sürdürebilirimi de düşünmek lazım. Seni anlıyorum! Çocuklarıma hatta torunlarıma anlatacağım bir düğün masalın olsun istiyorsun. Eskilerin de dediği gibi tatlı telaşlar bunlar, yormaz insanı.

Peki ya sonrası…

Evliliğin sorumluluğundan ne kadar haberdar evlenmek üzere olanlar?

Aile olmak için sadece belediyenin çiftleri eş ilan etmesi yeterli oluyor mu?

Karşılıklı atılan imzaların, haykırılan “Evvet!”lerin altındaki rollerin hakkı nedir diye hiç düşündük mü?

Aslında bütün bu hazırlıklar, bundan sonra ki hayatımızın başlangıcı için değil miydi?

- Dur şimdi Merve! Ne evliliği ne sürdürmesi ya biz Murat’la zaten çok mutluyuz. Sen şu modele bir baksana nasıl durur sence bu bende.

- Bak evlilik denilen şey doğaçlama gitmiyor. Bu süreçte düğün organizasyonu hakkında tavsiyeler alırken evlilik hayatı ile ilgili de deneyimler almak lazım diyorum. Sonuçta düğündeki kişiler bir ömür yanında olmayacak. Murat’la siz olacaksınız bir evin içinde. Biraz sonrasını da düşünüp planlamak lazım. Doğaçlama yaşanan süreçler, sonrasında insanı çok üzüyor.

Merve ne kadar konuşsa da konuştukları Esma’ya ulaşmıyordu. Kendi deneyip-yanıla öğrenmişti evliliğin sorumluluğunu. Esma’nın ise deneyip yanılarak mutsuz olmasını istemiyordu. Ama Esma’nın konsantrasyonu ve istekleri farklı yerdeydi.


İnsanlar isteklerine göre öğrenirler. Yani isteğin olduğu yerde merak ve onunla ilgili öğrenme süreci başlar.

BİR DÜĞÜN MASALI

Merve de bir zamanlar Esma gibiydi. Düğününü hayatının merkezine alarak planlamış, o günü tüm hayatıymış gibi tasarlamıştı. Oysa şimdi düğünün yalnızca bir sahne gösterisi olduğunu, asıl meselenin o ışıltılı günün ardından başladığını fark ediyordu.

Hayatının bir günü için bu kadar hazırlık yaparken geri kalan günlerin düğüne göre şekilleneceğini mi sanmıştı?

Neden insanlar, bir gecelik kutlama için her detayı en ince ayrıntısına kadar irdeleyerek ve deneyim transferi yaparak hazırlanırken, söz konusu bir ömür sürecek yolculuk olduğunda bu kadar vurdumduymaz oluyor?

Evliliğin getirdiği süslü taraflara konsantre olurken, diğer tarafları görmezden gelmek değil mi bu?

Hayatta her zaman, her sürecin istediğimiz tarafları olduğu gibi istemediğimiz tarafları da vardır. İnsan sevdiği tarafların hatrına, sevmediği taraflara da sabredebilir. Yeter ki, bu durumu fark edip kabul edebilsin.

İki süreci de bir paket gibi düşünüp bunu kabullenip ona göre hazır olmaya çalışmak daha konforlu olmaz mı? 

Peki o zaman insanın hazırlığı tek bir gün için mi olmalı yoksa tüm zamanını mı kapsamalıydı?

Asıl önemli olan toplamda mutlu olacağımız şekilde hayatımızı dizayn edebilmek değil mi? İnsan sonunun kötü biteceğini bildiği bir öykünün başında mutlu olmayı kabul eder mi? Oysaki bir anda keyfi en zirvede yaşamak değil ki! Asıl mesele, hayatta sürekli olarak keyif alabileceğimiz kararlar verebilmek...


Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. Neye evet diyoruz neyden vazgeçiyoruz bilmeden deneyip yanılmak insanı çok yorar. Kavramların hakkını verme gerekiyor evlilik nedir aile nedir…

    YanıtlaSil
  2. "İnsan sevdiği tarafların hatırına, sevmediği taraflara da sabredebilir. Yeter ki, bu durumu fark edip kabul edebilsin." Evet aynen öyle. Çünkü sonunda gerçekten sürekli keyifli olacağımız kararlar verebilmek için bunu yapmalıyız. Farkındalığımızı arttırıp deneyim transferi yapabilmeliyiz.

    YanıtlaSil
  3. "Makyajsız gelin olur. Çalgısız düğün olur. Bol gelinlik olur. Sade ev olur. Güzel ahlâk ve kalbe şifa kitaplar çeyiz olur. "İnsanlar ne der?" diye kahrolası bir put vardır diyor ya İsmet Özel, eğer o putu baltayla yıkarsak her şey olur."
    Oysaki nikahın en hayırlısı kolay ve külfetsiz olanıdır... Önemli olanın Rabbimiz'in rızasına uygun olanı yapmayı ne kolay unutuyoruz...

    YanıtlaSil
  4. Güzel bir çalışma olmuş çok doğru 🙏

    YanıtlaSil
  5. “İnsanın hazırlığı tek bir gün için mi olmalı, yoksa tüm zamanını mı kapsamalı?”
    İnsanın kendisine tekrar tekrar sorması gereken bir soru…
    Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kimsin?

Hasan Amca'nın Müşteri Hizmetlerine Hoşgeldiniz

Deneyimsel Tasarım Öğretisi