Kayıtlar

SON

Resim
  SON   “Bu sondu!” diye mırıldandı burnunu çeke çeke kapıdan çıkarken. Şakakları zonkluyordu ağrıdan, merdivenlere yığılıp kaldı. Avazı çıktığı kadar bağırmak istiyordu… Bu sondu! Ağlamaktan bitap düşmüş bedeni merdivenin soğuk fayansı üzerinde bir nebze olsun güç toplamaya çalışıyordu. Ayaklarında takat hissettiğinde doğruldu, trabzanlara tutuna tutuna attı kendini sokağa. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu, sanki ciğerlerine havada dolmuyor da içinde bıçaklar dönüyordu. “Ölecek miyim ALLAH'ım?” Yoksa ölüm böyle bir şey miydi? Bir lokma oksijen için boğuşuyor, göğsü boşa inip şişiyordu adeta. Hoş geldin panik atak krizi! Tabii bu teşhisi bir hafta sonra ancak gidebildiği doktordan duyacaktı zaten. Şimdilik nefes alamamanın verdiği gerginlikle mücadele ediyordu. Karşı kaldırımdaki esnaf durumu fark etmiş, yardıma koşmuştu. Dükkânın tentesine sığınmış, orta yaşlı tatlı mı tatlı butik işleten Ayşe Teyze’nin telkinleri ile nefes almaya çalışıyordu. Telaşı bir nebz

Tohum

Resim
  Tohum Mevsimler mevsimleri aylar ayları kovalıyor… Yoğun kış aylarının ardından, bahar ve sonrasında da yaz aylarını selamlıyor… Bahar ayının gelmesi ile birlikte toprak hareketleniyor… Sıcaklığın artması bizi kış uykusundan uyandırırken, bitkiler de rengarenk çiçekleniyor. Öyle ya o derece şahit bırakıldığımız, tam da gözümüzün önündeki yani evimizdeki, bahçemizdeki bitkiler sanki yeniden doğar gibi filizlenip çiçek verirken… Bizler kendi hayatımızda filizlenmeler için neler yapıyoruz? Nereden başlıyoruz? Öncelikle toprağımıza hangi tohumu ekiyoruz? Bu bizim yolumuzdaki ilk adımımız.. Neyi seçtiğimiz? Seçimimiz ile hayat yolculuğumuzda sonraki adımlarımızı da belirlemiş oluyoruz. Toprağa attığımız tohum, önce bir süre bekler, sabırla ve sessizce … Hiçbir şey bir anda olmaz çünkü… Sonra bir gün bir bakarız ki o ektiğimiz tohum toprağı delip yeşeriverir… O halde biz şimdi kendi içimizde hangi tohumu yeşerteceğiz? O büyüyen tohum fide olacak ve dallarınd

Kuş Bakışı

Resim
  Kuş Bakışı İnsanoğlu problem çözebilme marifeti olan bir canlı... Bazen öyle bir an gelir ki her şeyin üst üste geldiğini zanneder... Hele bir de orada takılıp kaldıysa insanın vay haline! Çünkü insan herhangi bir problem yaşadığında o problemi yeryüzünde bir tek kendisi yaşıyor zanneder… Oysa bir baksa çevresindeki insanlara, Baksa da görse gerçeği...   Koskocaman bir evrende Minik galaksiler… Koskocaman galaksiler içinde Minik bir dünya… Koskocaman dünya içinde Minik ülkeler… Koskocaman ülkeler içinde Minik şehirler… Koskocaman şehirler içinde Minik semtler... Koskocaman semtler içinde Minik sokaklar... Koskocaman sokaklar içinde Minik binalar... Ve koskocaman binalar içinde Küçük mü küçük insanlar... Ve o insanların koskacaman dertleri içinde Minik çözümleri... Ne garip; insan yaşadığı şu evrenin büyüklüğü karşısında bir zerre bile etmezken... Dert edindiği problemleri ne kadar büyük olabilir  ki? Yaşadığı anlık acılar ne kadar s

SAVAŞIN GÖLGESİNDE 3 – ÖZGÜRLÜK

Resim
SAVAŞIN GÖLGESİNDE 3 – ÖZGÜRLÜK 212. Gün NEW YORK – BINGHAMTON Ayşe kalabalık bir ailenin çalışkan küçük kızıydı. Ailesinde üniversite eğitimini tamamlayan tek kız çocuğuydu. Türkiye’de Uluslararası İlişkiler alanında lisans ve yüksek lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra doktora için Amerika’ya gitmeye karar verdi. Onlarca okul ile görüşmeler yapıyor, her yeni zorluğa bir basamak gözüyle bakıyordu. Kendi yabancı dil seviyesinden çok daha zor yeterlilik sınavlarına girmişti. Zorluklar onu yıldırmıyor aksine teşvik ediyordu. Akademik kariyeri en iyi özgürlükler ülkesinde deneyimleyebileceğine inanıyordu. “Amerika’ya gitmek benim tek çözümüm” diye düşünüyordu. Ve nihayet uzun uğraşlar sonucunda Binghamton Üniveristesi’nden kabul almıştı. Çok mutluydu yıllardır verdiği uğraşları nihayet karşılık buluyordu. Yaz dönemi sona ermişti, Ayşe için yeni bir sayfa açılıyordu. Şimdi artık yeni hayatına adım atma zamanıydı. Hem de bu sefer uzun ve özlem dolu bir ayrılık olacaktı. Gittiği ş

Ömrün Bayram Olsun mu?

Resim
Ömrün Bayram Olsun mu? ‘’Bayram bayram… bak bayram da bitti…’’ ‘’Annee, daha 3. günü sabahındayız koca bir gün var ya….’’ ‘’Aman kızım, var da o da geldi geçecek işte’’ Nur’un annesi sevgi pıtırcığı bir hatun olmasına rağmen böyle sayılı günlere has bir pelesenk lafı vardı. Hele bir de bayramsa, bu istemsiz nida onun şanındandı vakit bayram yarısını geçince. Hoş, annesi bayrammış değilmiş çok üzerinde durmadığı için gelmesi veya geçmesi ona dert değildi. Bayrama has takımlar çıkmazdı, ona özel yemekler pişmezdi. Canı istediğinde ailesine bayramlık tadında yemekler yapmak, misafir takımlarını çıkarmak gözüne gelmezdi hiç. Bayram olmasa da evlerinin 40 kişi ağırladığı günlere alışıktı. Bayramlıkların kirlenmesinin dünya sonu olmadığını, misafir gelecek diye panik olmamayı onda gördü hep.   Salon kitleme adeti nedir bilmediği için Nur, arkadaşlarına gidince bir garipsemişti küçükken. Sonradan öğrendi, meğer böyle özel günlere aylar öncesi hazırlanan, o vitrindeki tabak kırılınca

ÖRGÜLER Mİ, DÜĞÜMLER Mİ?

Resim
ÖRGÜLER Mİ, DÜĞÜMLER Mİ? -  " Hayırdır Ayla Öğretmenim, canını sıkan bir olay mı oldu?" - " Şaka gibi olaylar oldu. Sınıftaki iki kız öğrenci birbiriyle küstü, birkaç gün sonra barıştılar ve birlikte oynamaya devam ettiler. Ancak bu küslük sırasında anneleri okulda karşılaşı p laf dala şına girdiler. Diğer veliler araya girmeseydi neredeyse kavga çıkacaktı. Veliler için ayrı bir okul açılması lazı m bence." - "Desene 9 yaşında olan çocuklar değil de velileri sanki..." Ayla ’ nın öğretmenliği sevmesinin kendince neden leri, vardı. Mezun ettiği öğrencileri iyi işler yaptığını görmek ve bunda bir payının olması onu tatmin ediyordu. Keşke velileri de eğitebilseydi ya da onlar küçükken daha etkili öğretmenlerle tanışmış olsalardı. İnsan elbette mü kemmel de ğildi ve değiştirmesi gereken bazı şeyleri vardı. "Keşke sihirli bir değneğim olsa da bir dokunuşla insanları değiştirebilsem," diye düşündü. Kiminin yüksek sesini düzeltirdi, kiminin

Welcome to Uncle Hasan's Customer Services

Resim
Welcome to Uncle Hasan's Customer Services To make a transaction with a different number you are calling, press 2, To find out your remaining usage rights, click 1, To find out your current  active  package, click 3… "Ugh" said Sibel... Her inner voice came out. She didn't have the patience to call customer service and wait for hours listening the recordings saying, "Press this, press that."  “Why don't we talk to anyone in person? Was it like this before? Does everyone have that much time to spend listening to press like said? "In this age of technology, why do I have to wait so long to do this process?" While listing her complaints,  luckily,  she was connected to a customer representative. -   Hello, I am Dilsah. How can I help? - Hello, I will change the tariff that I am currently using.  - ....... - You can go to our nearest branch and have your transaction done. For Sibel, the issue was urgent and had priority. She ran to the nearest bran

İSTEMEK SUÇ MU? – 2: Provaya Var Mısın?

Resim
  İSTEMEK SUÇ MU? – 2: Provaya Var Mısın? İlk zamanlar her şey yolundaydı . G eziyor, eğleniyor, canlarının her istediğini düşünmeden yapıyorlardı. Bu arada yine Efe bir şeye kızıp işten ayrılmış, Figen de bunu dert etmemesini, zaten paraya ihtiyaçlarının olmadığını söyleyip onu teselli etmişti. İki ay geçmişti ki Figen hamile olduğunu öğrendi, çok sevindi. “Her şey çok güzel olacak, tam da hayal ettiğim gibi!” diye içinden geçirdi. Hamileliği ilk aydan itibaren çok zor geçiyordu. Hiçbir şey yiyemiyor, bulantı yüzünden pek hayli gergin davranıyordu. Efe bu duruma kendince, eve geç gelerek çözüm buldu. Arkadaşlarıyla dışarıda takılıyor, geldiğinde Figen uyumuş oluyordu. Figen bundan çok şikâyetçiydi, tartışmalar gittikçe artmıştı. Son tartışmalarında Efe ceketini alıp evi terk etti. Figen hamileliğinin son iki ayını tek başına geçirdi, işe de gidemiyordu. Kendisiyle ilgilenmek için gelen annesine de her gün yeni bir bahaneyle kan kusturuyordu. Ne suçu vardı zavallı kadının… Bu