Z RAPORU

 


İş yerinin yıllık hedef belirleme ve değerlendirme toplantıları için bambaşka bir şehirde, deniz kenarında küçük bir butik otelde buluşmuşlardı. Atölyelerden bir tanesi Z Raporu’ydu. Berfu, duyduğu “Hayatımızın Z raporunu çıkartacağız.” cümlesi ile bir an kaldı. Duydukları onu derin hülyaların içine sokmuştu. Ve kendini sesli olarak toplantını ortasında ‘’Ahh keşke!’’ derken buluverdi. Küçük gülüşmeler olsa da aslında tüm katılımcılar hayatın Z raporu dendiğinde hafif bir kalp sıkışıklığı ile beraber nerdeee noktasında durdular. 

“Nasıl yapılırdı ki bu?”

Yaşadıklarını gözden geçirdiğinde son zamanlarda mevcut durumundan pek de memnun olmadığını fark etti. Çünkü yapmak istediklerinin azı lafta, çoğu niyette kalmıştı ve kendisini istekleri ile mecburiyetleri arasında sıkışıp kalmış bulmuştu.

Çalışılması gereken dersler, düzenlenmesi gereken bir ev ve çocuklar… İşi de unutmamalı dedi kendi kendine.  Hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmesi gerekiyordu. Çalışandı, anneydi, eşti, bir de öğrenci. Kendisini bazen dört kollu bir kadın gibi hayal ederdi. Saçı başı dağılmış, bir elinde kitap, bir elinde mikseri ile…

Bu rollerden herhangi birindeki başarısızlığı veya başarısı tabii ki diğer rollerini de etkiliyordu. Dün atölye öncesinde sorsalar, kimliğim diyeceği reklamcılığın aslında hala onun için bir rol olduğunu yeni anlamıştı. Annelik desen, herkese en iyi anne olduğunu ispat etmeye çalışan ama ortada sözünü dahi dinletemediği bir çocukla mücadele eden bir kadın vardı. 

İki gün sürdü sessizlik… Eşi gelmiş sormuştu, “İyi misin?” Tek bir “evet”. Bir sıkıntı olduğunu bildiği yerdeydi ama tam bir tanımlama yapamamıştı ve hissettiği tek şey zamanının olmadığıydı. Sanki bir kum gibi, ellerinden akan zaman ve ulaşmak istedikleri vardı…

Düşünmeye çalıştığı şey ne yapacağım’dı. Ama söylemek istediği o kadar çok şey vardı ki. Kızgındı; eşine, patronuna, annesine, ablasına ama en çok da kendisine! Sessizliğinin sebebi de buydu. Uyuyamıyordu, çünkü yapılması gereken onca şey ardında dururken, nasıl olurda yarına bakabilirdi. Evet elinde bir Z Raporu vardı Berfu’nun. Ancak Z raporu, ona ne yapacağını söylemiyordu ki? Nerden başlayacaktı? Nasıl ilerleyecekti? Tek başına bu işi nasıl çözecekti?

Önce döndü ve sosyal medyada cevap aramaya çalıştı. Birkaç video sonrası burada olamaz aradığım cevap dedi. Yıllardan beri içten içe aradığı cevapları için başvurduğu kaynak şimdiye kadar onu buraya getirmişti, ama hiç sonuç alamamıştı. Gittikçe sinirleniyordu. Annesini aradı, her zamanki sorumluluk duygusu ile. “Nasılsın?” dedi içi geçmiş bir sesle. Ve annesi konuşmaya başladı. 

“Hatırlıyor musun alt kattaki Neriman Hanım’ı?” 

“Ne oldu anne?” dedi biraz bıkkın. Biraz da yorgun. 

“Çok hastaymış, bir ziyaretine gittim. Seni sordu. Merak ettim, aklıma geldi. Ne yapıyor diye sordu.”

‘’Eee anne?’’

‘’Canım ne eee’si. Kadın soru sordu, sana da hiç yaranılmıyor ki. Soruyoruz suçluyuz. Yapıyoruz suçluyuz. Varsa yoksa işin. Aklında fikrinde sadece reklamların var. Ne işimize yarayacaksa…’’

“Tamam, tamam” dedi Berfu. 

“Tamam!”.

Üç tamam ile klasiğini tamamladı ve telefonu kaçarcasına kapattı. Berfu’nun annesi yemeğini yapardı, çocuğunun anneannesi değil de sanki annesi o’ydu, hatta çoğunlukla evin hanımı da o sanılırdı. Uzun bir süre devam eden durum, kızının okula başlaması ile nihayete sonunda ermişti. Annesini şimdi kendisinden uzaklaştırmış, arada bir arayarak, alışverişlerini yaparak vicdanını rahatlatıyordu Berfu. 

“Bu hayatta; neyi neden yapıyordu?” Annesini aramasının sebebi, sadece yapması gerektiğini düşünmesiydi. Yapılması gereken işler listesine bir tik daha atabiliyordu. Tik işaretini bir kez yaptı. Sonra üzerinden geçti. Böyle hani, kalem ile üzerine çok bastırırsın da kâğıda, sonra da kâğıt delinir. Öyle oldu. Annesinin dediği bir şeyi yazmak istedi. 

“Sana da hiç yaranılmıyor ki! Soruyoruz suçluyuz. Yapıyoruz suçluyuz. Varsa yoksa işin. Aklında fikrinde sadece reklamların var. Ne işimize yarayacaksa…”

Ve yazdı kâğıda. Koca koca harflerle. Aklına gelen onca kötü kelimeye rağmen, kalktı ve bir kupa dolusu kahve aldı. İşteki sorumluluklarını düşündü ve kazandıklarını… 

Para, tik attı yanına. Düşündü, düşündü ve yanına yeni bir tik daha koyabileceği bir başlık bulamadı. Çünkü o çok yoğun olduğu işinde aslında sadece para almıştı. Gel gelelim aldığı parayı harcayacak vakti bile bulamamıştı. Kendisinden daha yeniler geldikçe, fikirler, trendler değiştikçe kendisini daha da yetersiz hissetmiş, daha çok kavga eder hale gelmişti. Tik sayısını arttırmaya çalışıyordu, fakat tikleri atarken ne kadar gerildiğini farketmiyordu. Kasları ağrıyordu. Sırtı tutulmuştu.

Çocuğu daha iki aylıkken, süt izni alması gerekirken o işinin başındaydı. Süt yerine mama vermişti. Pişmanlık, yanına tik. İlk adımı görememişti, halbuki ne çok isterdi. Pişmanlık, yanına bir tik. İlk konuşma, anne; hem de anneannesine. Pişmanlık, yanına bir tik daha. Annesine ne kadar da çok kızmıştı. Nasıl onu annem diye seversin diye… Pişmanlık, yanına bir tik daha…

Zaman durmuştu. Ağlıyor, ağlıyor ve işin içinden nasıl çıkacağım diye gözleri yaşlı kıvrılmış oturuyordu. O sırada, güzeller güzeli kızı yanına geldi ve “Annecim!” diyerek sarıldı. “Geçecek annem. Geçecek!” dedi. Aynı Berfu’nun yaptığı gibi. Ondan öğrendiği gibi. 

Kalktı Berfu ve gülümsedi kızına. Ve telefonuna bir mesaj yazdı. “On gün için izin almak istiyorum. Biraz acil oldu, kusura bakmayın.” dedi ve telefonu sessizce kenara koydu ve kızını sımsıkı kucakladı. “Yarın ola hayrola!” 

 



Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır… 

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık", "Başarı Psikolojisi" ve "Sakınmada Ustalık" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

https://deneyimseltasarimogretisi.com/sakinmada-ustalik/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/basari-psikolojisi-semineri/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/iliskilerde-ustalik-semineri/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/kim-kimdir-semineri/

Yorumlar

  1. Gerçekten bir koltuğa o kadar karpuz sığmıyor. Bazen irdelemeden göremiyoruz, kazanıyorum zannederken aslında ne çok şeyi kaybettiğimizi.. elinize sağlık çok güzel bir yazı🤍

    YanıtlaSil
  2. Her gün Z raporu alabilsek ne güzel olurdu. Böylelikle Stresi azaltıp ve ertesi güne planlı başlamamızı kolaylaştırırdık.:)

    YanıtlaSil
  3. Ah keşke daha önce alınabilse şu raporlar…

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar benzer bir hikaye diye düşünmeden edemiyor insan…o iç sızısı ne kadar da tanıdık. Ne yapacağını bulmak için niyet edenlerin, doğru kapıyı bulması da kolaylaşmaz mı? Yarın ola hayrola 😊 Gönülden teşekkür etmelik bir yazı olmuş, emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. İnsanın düşünmeden yaptığı eylemler oysa sadece bir yaşanmışlık olarak kalıyordu. Ne zaman ki düşünmeye başlıyoruz o zaman gerçek ihtiyaçlarımızı ayırt etmeye başlıyoruz. Bunun için düşünmeye vakit ayırmalı...

    YanıtlaSil
  6. Günümüz,dünyasına sıkışmış Berfular
    Berfularımız...

    YanıtlaSil
  7. Bazen hayat bize, en öncelik tanımamız gereken sorumluluklarımızı yeniden hatırlatır. Kendini suçlamak yerine fark edip sarılmak toparlamanın ilk adımı…

    YanıtlaSil
  8. Geçecek ama geçerken ne yapacağız? Onu da anlatacaksınız değil mi?
    Biz merakla bekliyoruzzz

    YanıtlaSil

  9. “Zaman akıp gidiyor dur demek olmaz, dur demek olmaz..
    Ne sen kalırsın ne de ben bu dünyada..
    Umudun kaybedip pes etmek olmaz…”
    Şarkısını getirdi aklıma Z raporu :)
    Kaleminize sağlık 🍃

    YanıtlaSil
  10. Kendimizi kaybettiğimizde, önce durmayı bilmek gerekir. Z raporu alıp kaldığımız yerden devam…
    Ne güzel yazı kaleminize sağlık☺️

    YanıtlaSil
  11. Berfu’nun attığı tikler, pişmanlıkları… Hepimizin hayatında bi yerlerde var, bi yerlerde fazla var olmaya çalışırken bi yerlerde azalışlarımız… sarsıcı, içten bir yazıydı, bir uyarı. Kaleminize sağlık!

    YanıtlaSil
  12. Yanına tik koyulan eylemler… sahi insan yapması gerekenleri ne için yapıyordu? Kendi Z raporuma dönmeliyim ;)

    YanıtlaSil
  13. berfunun hikayesi o kadar tanıdık ki okurken boğaz düğümlenmeleri yaşandı. Ne yaptı berfu ne yapacak sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder