HOŞGELDİN

 



Nehir, nihayet haftanın yorgunluğunu üzerinden atacağı bir Cumartesi sabahına uyanmıştı. Gözlerini araladığında, ilk dikkatini çeken camına vuran yağmur damlaları olmuştu. Gri bulutlar gökyüzünü sarmışı. Yazın son demleriydi o kavurucu sıcaklık resmen bir anda değişmişti. 

 

Hafta boyunca işyerinin dört duvarı arasında “Güneş alamayan çiçekler gibiyim!” diye hayıflanıp acısını hafta sonu çıkarabilmek için planlar yapmıştı. Dans grubu ile spor için ormanda buluşmaya karar vermişlerdi. Beyaz yakalıların tüm hafta bekleyip, her şeyi bir güne sığdırma telaşıydı aslında yapılan. Hem dans edecekler hem de açık havanın tadını çıkarıp, mangal yapacaklardı.

 

Hayallerinden sıyrılıp, tekrar camdaki yağmur damlalarına baktı. Soğukla buluşunca buğulanmış cama dokundu. Dokunmasıyla kayan damlaları parmağıyla takip ederken;
“Ne garip! Hava birden soğudu, sokakta hiçbir hayvan kalmadı, rüzgârın etkisi ile ağaçlar yapraklarını döktü. Tüm canlılar sanki yavaşladı, sakinleşti, tekrar yenilenme öncesi kabuğuna çekildi sanki. Aynı fırtına öncesi sessizlik gibi oldu.’’ diye içinden geçirdi.

 

Yaz mevsimi öyle değildi, tıpkı onun son aylardaki hali gibiydi. Yoğun, hareketli, hep bir yerlere yetişme telaşı içinde koştur koşturdu. Güneş hep tepede, Nehir’in de kalbi sıcacık kıpır kıpır olurdu. Şimdi sonbahar gelmiş, güneşten sıcaktan kavrulmuş ve yorulmuş doğa bile sanki dinlenmek istiyordu. Ağaçlar yapraklarını bırakıyor, rüzgâr esip eskiyi ve geçen günleri adeta süpürüyordu. 

 

Nehir, bu manzarayı izlerken içinde benzer bir ihtiyaç hissetti. Belki de onun da yaprak dökme, yavaşlama ve kendi kabuğuna çekilme vaktiydi.Bu düşünce, dışarıya çıkmalıyım güneşi kaçırmamalıyım düşüncesinden ona daha gerçek gelmişti. Aslında tıpkı ağaçların dallarını hafiflettiği gibi o da ruhunu bedenini düşüncelerini hafifletmek istiyordu.  Belki de bazı alışkanlıklarını, bazı insanları, bazı düşünceleri geride bırakmalıydı.

Mesaj bildirim sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp telefonuna yöneldi. Piknik hava şartlarından dolayı iptal olmuştu. Üzülmek yerine bir ferahlama hissetmişti. “Böyle daha iyi oldu.” diye düşünürken yağmur biraz daha hızlanmıştı. Hemen pencereden uzaklaşıp kendine güzel bir sabah kahvesi hazırladı. Koltuğa otururken yağmuru ve serinliği ile sonbaharın derin davetini düşündü. Dönüşümü ve değişimi fark edebilme fırsatını yakalamış hissediyordu.

 

Yazdan kışa geçiş süreci, önceki yapıp edilenleri, sermayeyi yeni döneme aktarmaya hazırlık aşaması gibiydi. Konservelere giren yaz sebzeleri, reçellere dönen meyveler, o meyvelerin yapraklarını bırakarak yeni bir döneme hazırlanan ağaçları… Her şey bir sonraki döneme uyumlu olabilmek için ciddi ciddi hazırlanıyordu. “Öyleyse uyumlanmak gerekir.’’ dedi, yüksek sesle söylediğine kendisi de şaşırmıştı. Çekmeceden uzun zamandır eline almadığı günlüğünü aldı, şarkı listesini sıradan çalması için başlattı. Kalemi eline aldı ve sayfayı bir çizgi ile ortadan ikiye ayırdı. İyi olduğum ve geliştirmek istediklerim… Hazırlık yapacağı yeni Nehir’in mevsimi başlıyordu.

 





Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır… 

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık", "Başarı Psikolojisi" ve "Sakınmada Ustalık" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

https://deneyimseltasarimogretisi.com/sakinmada-ustalik/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/basari-psikolojisi-semineri/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/iliskilerde-ustalik-semineri/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/kim-kimdir-semineri/

Yorumlar