ÇÖPLÜK MÜYÜM BEN!
Hayatım kocaman bir saklama kabı gibi başladı, ama zamanla bir çöp kutusuna dönüştüm. Neler gördüm neler yuttum bir bilsen…
Bizimkisi her gün kahveyle başlıyor hayatına sonra da hiç
bitmiyor atıştırması, yemesi. Dur azcık değil mi? Yok, durma yok!
Saat gecenin üçü olmuş hala yatmadı, bak hala atıştırıyor.
Arkadaş ne bulursa atıyor ağzına. Bu saatte yeme mi kalır? Kuruyemiş, meyve,
cips, abur cubur yedi ama yetmedi, asitli içecek, kahve, çay içti, içti de içti
ve yedi de yedi. Nihayetinde şimdi uyudu da rahat ettim. Bu ne arkadaş ‘’ye
babam ye’’ sürekli yeme hali…
Bizimkisi de can yani, ortamın dengesini, asidini ayarlayacağım diye canım çıkıyor. Bak eskisi gibi sorunsuz çalışamıyorum. Gastrit, reflü başladı. Sana enzimlerimle birlikte uyarı gönderiyorum ama anlamıyorsun! Atma ağzına her bulduğunu. Reflü olman da kesmiyor senin atıştırmalarını… Acaba daha fazla uyarı mı göndersek sana.
Önceleri sürekli dışardan beslendiğin için kızıyordum sana,
şimdiler de de ev yemeğine dönmediğin gibi yeme sıklığının artmasını ekledin
Beş öğün mü yiyor altı öğün mü yiyor hiç belli değil. Sofrayı görmesi yemesi
için yeterli. Zaten bu kadar çok şey attığı için de hacmim de genişledi.
Mecburen daha fazla çalışmak zorunda kalıyorum ve artık işlerim yolunda
gitmiyor.
Hazımsızlık, asit dengesizliği, yemek borusuna yemek
kaçmaları başladı tabii. Sürekli de beni boş bırakmadığın için de iyice kilo
aldı, halsizleşti vücut. Bak arkadaşı öyle mi iki öğün besleniyor, mis gibi! Ne
sürekli sindirimle uğraşıyor vücut ne de zararlı maddeleri atmakla. Herkes
kendi işini yapıyor rutininde.
Ben de rutin çalışmama dönsem ne güzel olacak. Bu gidişle
işimi doğru düzgün yapamadığım için kitleler oluşacak oramda buramda. Dur şuna
son kez bir uyarı göndereyim de iki üç gün acıdan duramasın da mide ağrısı
neymiş görsün. Sonra da anlasın düzenli ve sağlıklı beslenmenin önemini. Hadi
bakalım işim çoook! Azıcık asidi artırayım azıcık da krampları, birazda geğirti
verdim mi son vuruşu da kusturarak yaparım artık. Bunlardan sonra da artık abur
cubura bir tiksinti gelir gibi geliyor.
Hişşt kime diyorum? Bak gecenin ortasında kalktı dikildi yine
buzdolabının karşısına! Ay istifa etsem edemiyorum, kimlere anlatayım derdimi!
İnsanoğlu işte canı ne isterse onu yapmaktan geri durmuyor. Oysa bilse ki birşeyleri
daha fazla yaparak, daha fazlasını elde edemeyeceğini. Daha çok yiyip
içerek, kendini mutlu edemeyeceğini. Her konuda ve her koşulda miktara
oynayarak kendini tatmin edemeyeceğini. Bu anlamak için insanın başına illa
büyük bir sıkıntı mı gelmeli? Siz bunu düşünedurun, yeni gelen yiyecekler beni
bekler!
Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…
İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…
Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…
İnsan nasıl da aldanıyor; bir şeyleri fazla yaparak daha fazlasını elde edeceğini, doyacağını zannediyor. Oysa DOYUM daha fazlasıyla değil onu yönetebilmeyle oluyor...
YanıtlaSil