EEE,
NE KESİYONUZ BU BAYRAM?
"Evet sayın izleyenler. Sıradaki haberimize geçiyoruz. Bayram tatili uzatıldı..."
Erkan
heyecanla beklediği haberi sonunda duymuştu. Üzerindeki iş yükü onu çok bunaltmıştı.
Ne zamandır tatile gitmenin hayalini kuruyordu. Havaların da ısınmasıyla o
hayalini kurduğu tatili yapabilirdi artık. Bu sene kurban bayramı telaşesine
girmek istemiyordu. Hemen Antalya'daki otelleri araştırmaya başladı. Deniz, kum
ve güneş... Bu üçlüden başkasının ona iyi gelebileceğini düşünmüyordu.
Tam
hayallere dalmış yüzerken telefonu çalmaya başladı. Arayan annesiydi;
"Oğlum duydun mu? Bayram tatili 9 güne uzatılmış. Dayınlarla teyzenler de
geliyorlarmış. Çocukları da gelecekler hem. Torunlar da orda olacak yani. Ayşe
de 2 yaşına girmiş tam yemelik olmuştur artık. Enes de nişanlısını getirecekmiş
tanıştırmaya. Ailemiz daha da büyüyor oh oh. Ah oğlum eski günlerdeki gibi
kalabalık bir bayram geçireceğiz hep beraber. Sen ne zaman geliyorsun?"
Erkan
bir an yutkundu; "Iııım anne şey, biliyorsun bu dönem çok yoğun geçti.
Projelerin sorumluluğu da bendeydi. Toplantılar, sunumlar derken çok yoruldum.
Bu bayram tatile mi çıksam diye düşünüyordum."
"Tatil
mi? Ne tatili oğlum bayram günü tatil mi yapılır. Hem keyif vermez ki o tatil.
Bayram dediğin kalabalıkla güzel olur. Kurban Bayramı zahmetlidir. Hep bir
elden hallediveririz işleri."
"Anne
ben hiç girmeyeyim diyorum şimdi o telaşeye. Zaten önünüzdeki ay yeni proje
verilecek. Çok yoğun olacağım."
"Ah
ah telaşe değil ki oğlum bunlar. Hepsinin bir anlamı var. Kurban Bayramı
demek ihtiyaç gidermek demek. Ne ara böyle kendini düşünür oldun sen."
Erkan
annesi konuştukça mahcup hissediyor ama yine de tatile gitme isteğinden vazgeçemiyordu.
"Anne
önümüzdeki bayram gelirim olmaz mı? O zaman yine hasret gideririz hep beraber.”
"Ah
ah bizim Musa her bayram öncesi sallana sallana gelir 'Eeee ne kesiyonuz bu
bayram?’ diye sorar. Sen de her seferinde kızar 'Bu bayram et bayramı mı Musa
Amca, hem belki durumumuz yok niye soruyorsun insan içinde' diyiverirdin.”
“Uzun
bir süre böyle uzun tatil bulamam anne.”
“Necmettin
Amcan seni sordu geçen gün? Hatırlıyor musun; Bir bayram, onun koyunun yanına
sevmek için gitmiştiniz de ipini çözüvermiştiniz. Bütün gün koyunu aramıştık da
bulamamıştık."
"Ne
kızmıştı Necmettin Amca, ALLAH’tan hayvancağzı en son bir ağaca ipi dolanmış
bulmuştuk. Sonra tüm kuzenler bizi toplayıp dondurma yemeye götürmüştü."
Erkan
anılarını hatırladıkça mahcubiyeti daha artıyordu.
"Kurban
etlerini bu sene yetim çocuklara dağıtacakmış Necmettin Amcan. Sen de yardımcı
olursun diyordum, fakat başka birini bulsun artık."
"Yaa
anne ya tamam, neyse boş ver tatili şimdi! Ben gelir yardım ederim Necmettin Amca’ya..."
Erkan,
annesiyle konuşunca onu dinlendirecek şeyin koşuşturmacasına ekleyeceği bir
tatil değil de içi dolu dolu geçen bir bayram olduğunu anlayabilmişti nihayet.
Bayramı
bayram yapan ihtiyaç gideren olmak değil miydi? Veren el olabilmek. Verirken
neyden vazgeçip neyi kazandığını bilebilmek. Sofralarda, sohbetlerde birleşebilmek… “Siz ne
kesiyonuz?” diyenlere gülümseyebilmek…
Sahi “siz ne kesiyonuz?” :)
Ohh sanki bayramı ben yaşadım ☺️ Elinize sağlık
YanıtlaSil