ÇİVİ ÇİVİYİ SÖKER Mİ?

ÇİVİ ÇİVİYİ SÖKER Mİ?

- Ağlama artık, ağlama ya lütfen…

+ Ben salaklığıma ağlıyorum Betül, nasıl anlayamadım, nasıl yaptı bunu bana?

- Sakinleş artık, hadi gel elini yüzünü yıkayalım.

+ Bana sadece “Unutamadım” dedi, meğer eski sevgilisine geri dönmüş...

YERİNE KİMSEYİ KOYAMAM

Betül arkadaşı için çok üzülüyordu, hani kaza geliyorum derdi ya, fakat Sibel bunu anlayamamıştı. Daha bir sene önce Sibel erkek arkadaşından ayrılmıştı. Ayrılığın bıraktığı boşluk duygusuna katlanamamış ve depresyona girmişti. Bir hafta boyunca yatak döşek yatmış, sonra da kıtlıktan çıkmış gibi abur cuburun dibine vurmuştu. Aradan bir ay geçmeden ise tekrar sahalara dönmüştü. Betül “İyi misin?” diye sorduğunda; “Beni mahvetmesine izin vermeyeceğim. Hayat devam ediyor, yeni aşklara yelken açıyorum. Ne yapayım yani, beni terk etti diye ölecek değilim ya! Hem bir çocuk var benimle ilgilenen…” diyerek kendini avutmuştu.

Yeni tanıştığı çocuk Erol da sevgilisinden yeni ayrılmıştı. Böylece Sibel ve Erol yaralı kalplerini birlikte saracaklardı. “Bana sen benim ilacımsın, diyor. Bayılıyorum ona… Ayrılırsak yaşayamazmış, bu yüzden yemin ettik ayrılmayacağız diye. Çok tatlı değil mi?”

Betül başlarda arkadaşına bu yeni maceranın iyi geleceğini düşünmüştü. Şimdi ise geçmişe baktığında yanlışın o günden başladığını hissetti. Sibel’e söylese şu an anlayacak durumda değildi. İnsan kendi problemini kolay anlayamıyordu ama karşıdan izleyince gerçeği daha rahat görebiliyordu demek.  

Sözde cicim ayları, Erol’un bi’ tartışma esnasında kıyas yapıp “Merve ben sinirliyken susardı, sen hala anlayamadın beni!” demesiyle bitmişti. Zaten bir süredir Sibel’in de hazzetmediği durumlar vardı, ilişkileri ite kaka bir şekilde gidiyordu. En sonunda olanlar olmuştu ve Erol ayrıldığı eski sevgilisini ‘unutamadığını’ söyleyerek ilişkilerini bitirdiğini haber vermişti. Sibel eve kapanmış, yine çikolata kavanozunun dibini bulmuştu. İki gün sonra ise asıl gerçek ortaya çıktı. Erol, Sibel ile beraberken eski sevgilisiyle tekrar konuşmaya başlamış ve nihayetinde ona geri dönmüştü. YERİNE KİMSEYİ KOYAMAM

Uzun bir ağlama seansı sonrası Sibel duştan çıkınca biraz rahatlamıştı. Betül arkadaşının o çok sevdiği keki yapmış, çayı demlemişti. Sibel düşünceliydi ve üzgün olduğu sesinden anlaşılıyordu.

- Artık aynı şeyleri yaşamak istemiyorum Betül. Ben nerede hata yapıyorum acaba?

+ Biraz düşününce ilişkiniz çok hızlı başlamamış mıydı? İkiniz de yeni bir ayrılık yaşamıştınız. Çok kısa sürede flört etmeye başladınız. Acele işe şeytan karışır derler ya hani. O günleri hatırlıyor musun?

- O zamanlarda birini unutmak için başka birini bulmam gerektiğini düşünüyordum. Yoksa unutamazmışım gibi geliyordu. Erol karşıma çıkınca dualarıma cevap geldi diye çok sevinmiştim.

+ Burada önemli bir şey olduğunu hissediyorum. Eğer çözersek aynı şeyleri tekrar yaşamayabiliriz. İnsan bir acıdan kaçayım derken başkasına yakalanıyor. Bu öngörülebilir bir şey aslında.

- Nasıl yani? Karşıma biri geldiğinde “Şu an ayrılık acısı yaşıyorum bir müddet yeni bir ilişki düşünmüyorum. Daha sonra ararsanız sizi değerlendireceğim” gibi bir şey mi söyleyeyim…

+ Tabi canım! Bir de form ver eline, biz sizi ararız de…

Kahkahalarla güldüler; ağlamanın üzerine gülmek gibisi yoktu. Sibel iyice rahatlamıştı.

- Bir ayrılığın ardından acımızı hafifletmek için yeni bir ilişki aramayacağız, çivi çiviyi sökmüyormuş azizim!

YERİNE KİMSEYİ KOYAMAM

İnsan bir acısını dindirmek için başka bir acıya gebe hazlara yaklaşıverir. Halbuki bir acıdan kurtulmanın yolu daha da acıtacak büyük bir yanlışa girmek değildir. Uzun soluklu yolların, hele ki can yakıcı sonların ardından bir nefeslenmek iyi gelir insana. Biten sürecin adil bir değerlendirmesini yapmak ve bir sonrakinde benzer hataları tekrar etmeyecek şekilde kendine ders çıkarmak... Bundandır ki ferahlıklar telaşın değil, sabrın sonuna bağlıdır.




Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. Çivi çiviyi sökmez …

    YanıtlaSil
  2. Bundandır ki ferahlıklar telaşın değil, sabrın sonuna bağlıdır.

    Çok güzel bir tespit olmuş ...

    YanıtlaSil
  3. Insan oğlu garib bir canlıdır acı olmadan öğrenmez .

    YanıtlaSil
  4. Acımızı doğru yönettiğimizde neler olur? Eğer bilseydik tüm acılar Beyran çorbasındaki gibi tatlanırdı.

    YanıtlaSil
  5. “ Uzun soluklu yolların, hele ki can yakıcı sonların ardından bir nefeslenmek iyi gelir insana.” Kıymetli bir mesaj… kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder