HAYATIMIN BAŞROLÜ

HAYATIMIN BAŞROLÜ

Günlerden Pazartesi hava ısınmaya başlamış, yazın habercisi olan bahar tüm marifetini göstermişti. Havaya baktığında gökyüzü çok netti ve insanı harekete geçirmeye yeten öyle güzel derin bir maviydi ki…  Yürümek için parka gitmişti, dışarıda gördüğü her kare yaşam enerjisini yükseltmişti bugün. Çevresindeki her şey bir akış halindeydi, ama bazen kendini yere çakılmış ilerleyemiyor gibi hissediyordu Murat. Neyse ki baharın canlılığı ona iyi gelmişti.

Ağaçların çiçeklerini renkli renkli patlatması, dün boş olan dalların bugün çiçeklerle dolması, yerdeki mavi minik çiçekler arasına serpiştirilmiş papatyalar… Adeta neşeyle dolmuştu yüreği!  Sanki birisi gördüğü her şeyi özenle yerleştirmişti.

HAYATIMIN BAŞROLÜ

Telefon çaldı, arayan nişanlısı Tuğçe idi. İstediği gelinliği bulmuş, sevinç çığlıkları atıyordu. “Tam hayalimdeki gelinlik Murat, çok mutluyum… Sana fotoğrafları attım canım ve kapora verilmesi gerekiyor. Sen halledersin!” dedi ve miktarı iletti.

Murat, babasını arayıp gereken parayı söyledi ve ondan yapılacaklar konusunda birçok direktif aldı. Önce davetiyeleri basım evinden alıp, kendine smokin bakacaktı.  Daha doğrusu babasının seçip ona attığı modellere bakmaya gidecekti.

Düşünmeye başladı; hayatında her şey yolunda gidiyor gibiydi. Nişanlısı yapması gereken şeyleri söylüyor o da babasına iletiyor ve her şey halloluyordu. Aslında kendisi bir şey yapmıyordu. Sadece direktiflere uyuyordu. İki ay sonra düğünü vardı ve babası her şeyi organize etmişti.

Düğün mekânından, giyeceği smokine kadar her şeyi ayarlamıştı babası. Sanki babasının düğünüydü. İrkildi birden, babası bir rüzgâr gibiydi ve onu da yaprak gibi önüne katmıştı. “Bi’ dakika!” dedi, “En azından Tuğçe benim seçimim, hayatımda önemli noktalarda ben karar veriyorum.” diye düşünürken birden kalakaldı. Tuğçe’yi tanıştıran ve evlenmelerini isteyen de babasıydı.  “Nasıl olur?” diye kendine fısıldayabildi sadece.  Ne yazık ki, kendi hayatının başrolü olamamıştı, tüm kararları babası veriyordu.

Evet hayatındaki her şey uzaktan bakılınca çok güzel görünüyordu ama o güzel kararların sahibi kendisi değildi.

HAYATIMIN BAŞROLÜ

Üniversite sınav tercihlerinden tut, yapacağı işe kadar hep babası karar vermişti. Her öykünün bir başrolü vardı. Fakat o kendi hayatının başrolü olamamıştı.

Her attığı adım babasının bir izini taşıyordu sanki, şimdi evlenecekti ve bazı şeylerin değişmesi gerekiyordu. “Peki hayatımın başrolünü almaktan beni engelleyen ne olabilir?” diye düşündü. Galiba hata yapmaktan korkuyordu. Yanlış bir şey yapmamak için başkasının kararlarının arkasına saklandığını hissetti. Tabi babası da “Ben yapamadım oğlum, ama sen yapabilirsin.” diyerek kendi isteklerini ona dayatınca kaygılarından kurtulacak bir kaçış yolu bulmuştu Murat.

HAYATIMIN BAŞROLÜ

Çoğu insan bunu yumuşak huyluluk zanneder. Fakat insan kendi sorumluluğunu almadığında, başkaları onun adına karar verir hale gelir. Bu da insanı kendi öyküsünde etkisiz eleman yapar. Oysa her öykünün bir kahramanı vardır. Kahraman karşısına çıkan engelleri aştıkça gelişir. Artık Murat’ın da kendi hayatının kahramanı olması için yanlışın veya doğrunun ne demek olduğunu ayırt etmesi gerekiyordu.

Dışarıdan mükemmel görünen hayatının içyüzü nasıl böyle olabilirdi?

Kendi hayatının hakkını vermek demek ne demekti?

 

 

Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. insan kendi sorumluluğunu almadığında, başkaları onun adına karar verir hale gelir, peki insanı sorumluluk almaktan alıkoyan şeyin kaynağı nedir

    YanıtlaSil
  2. Çoğu zaman insanlar kendi hayatında yan rol hatta figüran oluyor. Ozaman herkes birbirinin hayatında dominantlaşmaya başlayıp kendi hayatını yaşamayı unutuyor. Kiminin çocuğu baş rol kiminin kocası baş rol kiminin anne-babası. Bu sefer kişi kendi hayatının baş rolü olmayınca baş role koyduğu kişi hayatından çıktığında o filmin reytingi düşüyor. Kişinin kendi hayatında seyir zevki kalmıyor. Yavan bir hayat🤷🏻‍♀️

    YanıtlaSil
  3. "Fakat insan kendi sorumluluğunu almadığında, başkaları onun adına karar verir hale gelir." Bu duruma düşmemek için ne yapmalı?

    YanıtlaSil
  4. İnsan kendi hayatının başrolünde olduğu zaman güçlenir ve gelişir. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. Kendi hayatının hkkını verenler bu hayatı gerçekten yaşayanlar hakkıyla..kalrminize sağlık

    YanıtlaSil
  6. Ben yapamadım oğlum yapsın mı ben yapamadım Oğluma yaptırayım mı

    YanıtlaSil
  7. hata yapmaktan korktuğumuz için doğru şeyi yapma ihtimalini de kaçırıyor olabilir miyiz?

    YanıtlaSil
  8. Sahneyi sahiplenmen için neye ihtiyaç var, bazen bu aydınlanmalar olmuyor.

    YanıtlaSil
  9. Her öykünün bir başrolü vardı… kaleminize sağlık 🌿

    YanıtlaSil
  10. Bazı insana kolay geliyor kendi sorumluluğunu almaktansa denilene uymak. Oysa hayat öyle demiyor. Eninde sonunda o sorumluluk veriliyor. O yüzden insanin zamanı geçmeden kaçtığı sorumlulukla yüzleşmesi en doğrusu sanki...

    YanıtlaSil
  11. Ne kadar da doğru... İnsan kendi sorumluluğunu almadığında, başkaları onun adına karar verir hale geliyor. Oysa insan yaş aldıkça sorumluluklarını da almalı böylece gün be gün marifetlenir, kendi hayatının baş rolünde olabilir.. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  12. Hayatımızdaki dominantlıkları ve kaçışları fark etmek dileğiyle

    YanıtlaSil
  13. Belkide bir çoğumuz kendi hayatımızda yan rol oynuyoruz, farkında bile değiliz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder