AYNI YOLUN YOLCUSU

AYNI YOLUN YOLCUSU

Hayat yolculuğunda her insan kendine bir yoldaş ister. Mutluluğu, üzüntüyü, kaygıyı birlikte yaşayabileceği… Naz da belki böyle bir sebeple bir kararın eşiğindeydi. Bunu netleştirmek için de Fikret’i daha yakından tanımak istiyordu. Fikret ile arkadaş ortamında tanışmışlar ve görüşmeye karar vermişlerdi. Fikret bu zamana kadar görüşmelerinde onu hep şık, manzaralı, güzel yerlere götürüp ikramlamıştı. Naz için de karşısındakinin ve bulunduğu ortamların özenli olması önemli bir kriterdi evet ama, meselenin bütünü değildi. Tıpkı bir restaurantta manzaranın olayın bütünü olmaması gibi.

Her insan iyi bilinmek ister. Özellikle tanışmanın ilk evrelerinde daha çok marifetli güçlü ve başarılı olduğu yönlerini öne çıkarır. Öyle ya insan denilen varlık dipsiz bir kuyu! Hayat yolculuğu denilen bu süreçte hemen yan koltuktaki yolcuyu seçecekti. Lakin insanı daha iyi tanımak nasıl olur?

Son görüşmelerinde, konu ikisinin de ortak istekleri arasında yer alan dünyayı gezmeye geldi. Ülkeyi gezdikten sonra sıra dünya turuna gelecekti. Gidebilecekleri ülkeleri konuşurken, Naz yanıtı soyut olan bir soru yöneltiverdi.

- Bir yolculuğa çıkarken senin için en önemli üç şey nedir?

+ Neden üç şey ile sınırlıyorsun Naz? Hem kartım ya da param olduğu sürece, gittiğim her yerde her şeye ulaşabilirim.

- Kartın ve paran sınırlı diyelim, temel ihtiyaçlar dışında kullanamıyorsun, peki başka ne alırdın?

+ Yani bir kere arabanın iyi olması lazım ama yine de bozulursa diye ihtiyaç olabilecek lastik, kriko vb. şeyler, güzel bir müzik listesi, bir de termosuma kahve ve atıştırmalıklar…

Naz’ın boş boş suratına bakmasından bile anlamamıştı Fikret ne çamlar devirdiğini, ama Naz anlamıştı anlayacağını.

İnsan bir yola giderken taşıtı, yiyeceği, içeceği önemlidir; fakat yol arkadaşı listenin en başında gelir. Şart mıdır? Değildir elbette! Hatta yola çıkmaya insanın öncelikle tek başına karar vermesi gerekir. Gel gelelim o yolda aynı hedef doğrultusunda, ortak amaca doğru yol alanlar gerçek yoldaşlardır.

Esaslı bir yol arkadaşı nasıldır? Zorlu koşullarda hemen pes edip yıkılmayan, dayanıklı. Yol boyunca neşeli, moral veren ve destekleyen bir dost ve aynı zamanda samimi ve güvenilir biri.  Can yoldaşı derler ya o hesap işte! Yoksa şikayet eden, en ufak zorlukta morali bozulan, çabuk vazgeçip kişisel çıkarı uğruna yolda bırakanı yanında kim ister, değil mi? Mal, mülk, para gibi somut şeyler bundan sonra gelir aklımıza. Tabi bu hassasiyetler, biz seçim yapana kadar böyledir. İnsan doğru olanı düşünür, ancak her düşündüğü doğruyu uygulamakta zorlanır. İş seçim yapmaya gelince, yani karşımıza yoldaş olmaya aday biri çıktığında o zaman hesaplar karışır. Arabası mutlaka olmalı, evi şimdi yoksa da en kısa sürede olmalı; gezmeyi bilmeli, yahut karnımı doyurmalı, güzelliği olmazsa olmazı…  

Herkes iyi bir birliktelik ister.  Peki o birlikteliği hak edecek kadar yeterince iyi midir? Yolda kendisine ve yol arkadaşına hangi soyut değerleri katabilir? Yani madalyonun öbür tarafına da bakmak lazım. Asıl mesele şu ki,  yoldaşı kıymetli kılan doğuştan ya da hiç çaba göstermeden nelere sahip olduğu değil. Aksine kıymeti süreçte sahip olduklarını elde ederken tuttuğu gerçek yol ile ölçmek gerekir. Ölçü doğruysa, yol doğruysa, rotayı çevirmedikçe yol arkadaşı da doğru olur insanın. O zaman da geriye aynı yolun yolcusu olmak kalır… 

Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.