SİS LAMBASI
Her sabah olduğu gibi kahvesini eline almış masaya otururken telefonundaki tarih dikkatini çekti. Nevin, tam sekiz aydır iş arıyordu. Çalmadık kapı, sormadık eş dost bırakmamıştı. Birçok yere özgeçmişini yollamış ama henüz hiç arayan soran olmamıştı. Eli yüreğinde her telefona bir ümitle koşarak cevap veriyordu.
O gün de internetteki iş ilanlarına
bakıyordu. Acaba kendine uygun bir yer çıkar mı diye her sayfaya bakıyordu. Durum gitgide ciddi bir hal almaya başlamıştı.
Tazminatından son kalanlarla idare etmeye, önce kirayı sonra da faturaları ucu
ucuna yetirmeye çalışıyordu. Yeme içme kısmını ise epeydir geçiştiriyordu.
Aslında üniversiteden mezun olur olmaz
iş bulmuş gayretle çalışmaya başlamıştı. Her işe koşturuyor, bilmediği şeyleri
de öğrenmek için çırpınıp duruyordu. “Tecrübeli eleman değilim sonuçta, olacak
böyle koşuşturmalar!” diyerek kendini teselli eden Nevin, yaptığı her işe
keyifle sarılıyordu.
Bir süre sonra herkes için vazgeçilmez
bir eleman olmuştu. Yöneticisi Muhsin Bey, Nevin’den pek memnundu. Muhsin Bey,
yaşını başını almış, tüm elemanlar tarafından sevilen birisiydi. Ancak işe
gidip gelmek, birçok hastalığından dolayı artık ağır geliyordu. İşletmesini
birilerine devredip son zamanlarda biraz dinlenmek istiyordu.
Henüz bu düşüncesini
gerçekleştiremeden bir sabah gelen haberle tüm personel hüzne kapılmıştı.
Muhsin Bey kalp krizi geçirmiş ve vefat etmişti. Bu durum, şirketi birilerinin
devralacağını gösteriyordu.
Öyle de olmuş, yeni bir yönetici
gelmişti. Ancak gelen patron eskisinden oldukça farklıydı. Nevin ise birkaç ay
dayanabildikten sonra işten ayrılmaya karar vermişti. Ardından kendine yeni bir
iş bakmaya başlamıştı. Şimdiyse aylar geçmiş hala kendine uygun bir iş
bulamamıştı.
Birkaç gün sonra tam da bu sıkışık zamanda bir telefon aldı. Nevin’e yarın hemen işe başlayabileceği bir teklifle gelmişti arayan firma. Arayan firma yetkilisinin söylediğine göre uluslararası bir ticaret firmasıydı bu. Acil bir mühendise ihtiyaçları olduğunu, maaşın oldukça dolgun olduğunu, çalışma şartlarını da Nevin’e göre planlayacakları sözünü veriyorlardı. Eğer kabul ederse onu yurt dışına gönderecekler, orada her türlü imkanı da sağlayacaklardı.
Nevin “Beklediğime değdi galiba!” diye
geçirdi içinden. Telefonu kapatır kapatmaz annesine müjdeyi vermek istedi. Heyecanla
konuşuyor, gelen iş teklifini anlatıyordu. Çok sevinmişti. Annesi “Dur kızım acele
etme. Ne acelesi varmış bu adamların, kimlermiş? Mühendislikle de ilgisi olan
bir firmaya da benzemiyor bu iş ama neden bu kadar acil ve özellikle sana
ihtiyaçları var bunu anlamamız lazım.” dedi.
Nevin de annesini dinleyince bu işle
ilgili belirsizlikten bir rahatsızlık duydu. Annesi ona eski komşuları Hasan Amca’sına
gidip danışmasını söyleyince ikiletmedi. Onun çevresi genişti, bir şekilde bu
firmayı soruşturur; güvenilir olup olmadıklarını öğrenebilirdi.
Araştırmalardan beklenen haber kısa sürede geldi. Hasan Amca’nın bir yeğeni de zamanında o firma tarafından aranmış, çalışmaya kabul edilmiş ve sonrasında bırak para kazanmayı adamlara borçlu çıkarılmıştı. Yeğeni firmanın daha önce de birçok kişiyi dolandıran, çalışanlarını mağdur eden, maaşlarını ödemeyen bir firma olduğunu anlatmış, Nevin’i görüşmeye dahi gitmemesi konusunda uyarmıştı.
İşte Nevin o an anlık heyecanına
kapılık, duyduğu açlıktan dolayı ani karar vermediğine sevinmiş ve derin bir
nefes almıştı.
İnsan bir şeyi çok istediğinde telaşa
kapılıp, yanlış karar verebilir. Çünkü isteklerin yoğun olduğu yerde gerçeği
görmek zorlaşır. Hal böyle olduğunda, bir nefes alıp durabilmek ya da bir
bilene danışabilmek tıpkı sisin içinde yanan ışık gibi; bu puslu havayı
dağıtıverir. Hemen o sisin pusun içine dalmaksa, kazaların davetkarı oluverir…
İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Bu akıp giden, bizleri bir solukta uyaran, bunalınca olabilir normal dedirten, devam etmek için motive eden yazınız için teşekkürler. Okuru bol, etkisi daim olsun inşAllah.
YanıtlaSilAh o kadar ihtiyacımız olan bir dönemde yaşıyoruz ki. Bazen deneyimi duyarsınız ama dikkate almadığınız da olur...Her daim bilinci açık insanlardan olabilmek umuduyla...
YanıtlaSilİş arama sürecindeki insanlara sis lambası olacak bir yazı🌸 Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilBütün mesele istekleri yönetebilmek değil midir?
YanıtlaSilO an ki isteklerin verdiği duygu yoğunluğu ile hareket etmeyince ne zararlardan dönüyor insan. Boşuna değil, "duygularını yöneten hayatını da yönetir" denmesi...
YanıtlaSilİstek neredeyse problem oradadır.. Kaleminize sağlık🌺
YanıtlaSilkaleminize sağlık etkileyici bir yazı olmuş...
YanıtlaSilFırsat zannedip karşımıza çıkanlara sarılınca böyle oluyor ama işaretlere bakmak sis lambası gibi danışılacak bir yakınının olması ve güven ne kadar önemli...
YanıtlaSilÖzellikle insanın en dikkat etmesi gereken zaman çok iyi anlatılmış. Teşekkür
YanıtlaSil" Hal böyle olduğunda, bir nefes alıp durabilmek ya da bir bilene danışabilmek tıpkı sisin içinde yanan ışık gibi; bu puslu havayı dağıtıverir. Hemen o sisin pusun içine dalmaksa, kazaların davetkarı oluverir…" Çok doğru bir strateji...
YanıtlaSil