SINAV SABAHI
- Sirokümülüs. Altokümülüs. Stratokümülüs. Şimdi bak, bunlar bulutların türleri. Atmosferde durdukları…. Yaa sen beni dinliyor musun?
- Kümül kümül kümül… İçim daraldı vallahi! Daha eğlenceli bir şey yok mu çalışacak?
- Haklısın sen de sıkıldın. Dur bakayım… işte buldum!
- Yaşasın! Ne buldun? Umarım bu kümüllerden daha ilginçtir.
- Ne olsun işte Brangelina boşanıyormuş. Jennifer Aniston da “Oh, eden bulur!” demiş.
- Sen benimle dalga mı geçiyorsun?
- Asıl sen benimle dalga mı geçiyorsun? Sınav yarın. Özür dilerim, saat 05:00. Dört saat sonra sınava gireceğiz ve daha bulut türlerini bile aklında tutamıyorsun. Boşuna mı nefesimi harcadı ben bütün gece?
Ceyda ve Pelin sıra arkadaşıydı. Pelin sınıfın bir numarası, hocaların gözdesi; Ceyda sınıfın sondan bir numarası, hocaların acıdığı öğrenci.
Ceyda ellerini şakaklarına götürdü. Belli belirsiz bir “Özür dilerim.” diye mırıldandı.
- Ne yapayım, bir türlü kafam almıyor işte. Canlandıramıyorum zihnimde.
Uykusuzluk ve yorgunluğun getirdiği sabırsızlıkla Pelin de artık dayanamadı.
- Bütün bir gece sadece sana bulutların nasıl oluştuğunu anlatmaya çalıştım. Daha basınç konusuna giremedik bile. Nasıl coğrafya okuyorsun sen anlamadım gitti. Üstüne üstlük “Kafam almıyor!” diyorsun. Belki de sabahtan akşama kadar Hollywood bültenini takip edeceğine, hava durumunu takip etseydin bu durumda olmazdın!
Der demez pişman oldu, ama olan olmuştu. Ceyda’nın üzerindeki stres yediği azarla birleşince gözleri doldu ve ağlamaya başladı.
- Ne yapayım? İnsanların isimleri ve yaptıkları aklımda kalıyor. Gel gelelim elle tutamadığım, dokunup hissedemediğim şeyleri bir türlü aklımda tutamıyorum. Ne vardı ki coğrafya da az insana benzeseydi?
Kısa bir sessizlik ardından, Ceyda nemli gözlerle uyuya kalırken… Pelin’in zihninde bir ışık yandı. Peki ya benziyorlarsa?
Evet evet! İnsanlarla bulutların
ortak yanları olmalıydı. Pelin haklıydı, ikisi arasında nice bağlantılar vardı.
Hemen nasıl oluştuklarını düşündü Pelin. Bulutlar çok sayıda
su damlacıkları veya buz kristallerinin bir araya gelmesiyle oluşurken, insan
anatomisinde durum pek de farklı sayılmazdı.
Tıpkı insanlar gibi her bulutun da bir kimliği vardı.
Yüksekliği, şekli, hacmi ve taşıdığı su damlası kapasiteleri çok farklıydı.
Dolayısıyla havaya verdikleri tepki de farklıydı. Bazısı kar olur, bazısı dolu,
kimisi ise yağmur…
İnsan da bazen fırtınalı havanın bulutu gibidir, hayatımıza
girdi mi aklımızı karıştırır, allak bullak eder. İnsan vardır dolu yüklü bulut
gibi, nereye sığınacağımızı şaşırır, ondan kaçacak delik bulamayız… Kimisi ise
parçalı bulutlu, güneş bizi yaktığında güneşle az aramıza girer, o dahi insana
bir ferahlık hissettirir…
Sonra da ekosistemlerini düşündü. İnsanlar da tıpkı bulutlar
gibi bir araya gelerek toplulukları oluştururlar. Ama her topluluk birbirinden
farklıdır. Yaşanan bölgenin iklim ve coğrafik şartları dolayısıyla çeşit çeşit
yaşam biçimleri oluşur. Beslenmeden, giyime, giyimden mimariye, ilişkilerine…
Ortak sağlık problemlerinden tutun, hobileri, dansları ve daha nicesine…
Bulutların aynı zamanda, rüzgâr, su, deniz ve güneşle
arasında bir ilişki vardı. Aslında hepsinin birbirine ihtiyacı vardı.
İnsanların da çevresiyle iletişim ve ilişkisi
buna benzerdi. Bu hayatta herkesin imkanı bir değildir, ihtiyaçlarının
bir olmadığı gibi… Dolayısıyla, insanlar birbirlerine muhtaç canlılardır.
Çoğunlukla tek yönlü, kimi zamansa karşılıklı olarak birbirlerinin
ihtiyaçlarını giderirler…
Şu anda da Ceyda’nın kendisine ihtiyacı vardı. Pelin ona
yardımcı olabilmek için doğru ilişkilendirmeler yaparak konuyu tekrar anlatmaya
çalışacaktı ki… Ceyda çoktan uyumuştu.
Bu durum Pelin’in tadını hiç kaçırmadı, bizimkisi aynı hızda düşünmeye devam
etti… Sanki yarın sınavı yokmuşçasına…
Milyarlarca insan içinde, "bir" kişinin ne önemi olabilir ki?
Bunun cevabını o "bir" kişiye sorun!
İnsanın uyguladığı bilgileri hayatına geçirmesi çok daha konforlu oluyor ve uyguladığı bilgiyi öğrenmesi daha kolay.
YanıtlaSilİnsan gerçek yöntemle düşününce, sonuçlardan nasıl da bağımsız rahat hissetmeye başlıyor. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilinsanlar birbirlerine muhtaç canlılardır. Bunu farkına vardıklarında ilişkileri kuvvetlenmeye başlar.. birbirlerinin ihtiyacına göre hareket etmeye başlar…
YanıtlaSilBu hayatta herkesin imkanı bir değildir, ihtiyaçlarının bir olmadığı gibi… Dolayısıyla, insanlar birbirlerine muhtaç canlılardır. Çoğunlukla tek yönlü, kimi zamansa karşılıklı olarak birbirlerinin ihtiyaçlarını giderirler…
YanıtlaSilKaliteli ihtiyaç giderenlerden olabilmek dileğiyle…
Kaleminize sağlık🤍
Nedense hayat elinde(+) olan ile elinde olmayanı(-) hep bir araya getiriyor.
YanıtlaSilBulut ve insan… ne derler bilirsiniz: her şey çift yaratılmış :) insanlara ferahlık veren bir bulut olmayı tercih ederim.
YanıtlaSilİlişkilendirme, öğrenmeyi kolaylaştırdığı gibi daha geniş çapta düşünmeyi de sağlıyormuş. Teşekkürler
YanıtlaSilİnsan zihni muazzam bir işleyişe sahip! Kullanmasını bilene🤗
YanıtlaSilEtrafimizdakilere böyle bakabilsek keşke. Ne stratejiler gizli insan ilişkilerine dair...
YanıtlaSil