Tek Başına
Koca bir günü yine uyuyarak geçirmişti Ercan. Saatin ikiye gelmiş olmasına inanamadı. Zaman avuçların içinden hızlıca akıp gidiyordu. Gözlerini zor bela açmıştı, sanki iki adam gözlerinin üzerindeydi… Yatağın içinde kendini o kadar çaresiz ve yalnız hissetmişti ki. Bir anda ne olduğunu anlamadan dolan göz yaşlarını hemen siliverdi. Bir zamanlar kendini yaşıtlarına göre güçlü bulurdu. Bu gücünden dolayı kendine de çok güvenirdi. Öyle ki bu güveni her türlü kavgaya soyunmak için ona cesaret verirdi. Kavgaların sonunda galip gelmesi ise içindeki yenilmezlik hissini arttırırdı. Bu hissin diğer ilişiklerine de yansıdığının henüz farkında değildi.
Şimdi ise hastalık onu yatağa yatırmıştı. Onunla baş edecek gücü bulamıyordu. Boynundaki üç fıtık onu çok zorluyordu, kolunu kullanamaz haldeydi. Şeker ölçümleri hep yüksek çıkıyordu. En son karaciğerdeki yağlanmanın ciddi boyutta olduğu saptanmıştı. Doktor özellikle beslenme ve yaşantısına bir disiplin getirmesi gerektiğini söylemişti. Söylemişti de Ercan bunu nasıl yapacaktı?
Demek
ki insanın yenik düşeceği
bir zaman gelebiliyormuş. Elini eski günlerindeki gibi yumruk yaptı. Havaya
sallamak isterken karyolanın buz gibi demirine çarptı. Elini ovuştururken, kedi
zıplayıp
kolunun altına sırnaştı. Bir kediyle tek başına kalıp dertleşeceği
aklının ucundan bile geçmemişti! Zamanında kolayca
rest çektikleri ama ondan vazgeçemeyenler, şimdi çoktan çekip gitmişti. Etrafında şu kediden başka kimse yoktu. Kediye dönüp sordu “Sen çorba
yapmasını biliyor musun?”
Kedi saf saf yüzüne bakadursun bi an eski günlere gidiverdi. Kendi annesi vefat ettikten sonra ikinciye evlenen babasının evinde on üç kardeşle büyümüştü. Ne yazık ki bu kardeşlerden sadece iki tanesi ile artık görüşüyordu. Görüşme derken, o da telefondan… Öyle gelip gitme, kahve içelim, yemek yiyelim faslı yoktu. Ercan şahsına yapılan en ufak yanlışa hemen baş kaldıran biriydi.
Miras davaları son noktayı koymuştu kardeş ilişkilerine… Evliliğini de zaten 20 sene önce bitirmişti… Çocukları ile fazla ilgilenmemişti. Evlatlarıyla ilişkisi maddi ihtiyaçları gidermek üzerineydi. Yani çocuklar eğer “baba” ile cümleye başlıyorsa ardından ne geleceğini tahmin etmek zor olmuyordu. Haliyle bu durum Ercan’ı her seferinde ayrı geriyordu.
Şöyle bir düşününce, Ercan’ın ilişkilerinin genelinde problem vardı… Ne birini arayıp özür diler ne de birinin ihtiyacını gidermeye çabalardı. Hep başkaları ona minnet etsindi… Bazen ticaret sebep oldu, bazen miras konuları, bazen de basit bir ağız dalaşı bu kimsesizliğe giden yola. En çok da doğru bildiğini zannettikleri… Böylece etrafındakilerden, akrabalarından zaman içinde ayrıştı. Şimdi ona ses çıkaran yoktu ama her tarafını sessizlik bürümüştü.
İnsan
elinde olan imkana güvenir.
Kimi sahip olduğu mevkiye, kimi sahip olduğu maddi güce, kimi güzelliğine… Kimi
her şeyi bildiği ve halledebileceği düşüncesi
ile kendine…
Oysa insanoğlu bağ kurmaya ihtiyaç duyan bir canlıdır. Çoğumuz güzel bir sofrayı etrafında bulunan kişilerle tanımlarız. Güzel bir evi içindeki barındırdıklarıyla… İnsan dinlenirken bile birisinin omuzunda olmayı düşleyebilir. Ancak çabasını daha çok elde edeceği imkân için gösterir. Halbuki insanın yanında paylaşacağı birilerinin olmaması, o imkânın varlığını ne kadar anlamlı kılar? Takas edilemeyen zenginlikler, biz insanlara kendisini çaresiz ve değersiz hissettirir.
Hayat ise bize güçlü ve güzel ilişkiler kurmanın yolunu hep fısıldar. ‘’Ben, ben, ben demenin dışına çıkabildiğinde, değerin ortaya çıkacak ey insanoğlu!” der gizli gizli... “Yanlış bildiklerinle inat etmekle, merhametsiz bıraktığın gücünle bu yolun sonuna zor varırsın, aman dikkat!” diye de ekler…
Ne
mutlu o insanlara ki hem yollarında kimilerine destek olurlar hem de bir miktar
destek alırlar…
Ama
onlar daha çok destek olurlar…
İnşALLAH birleşenlerden oluruz
YanıtlaSilHayattaki gereksiz gerginliklerimiz,basit olaylara çok fazla anlam yukleyislerimiz hayatın keyfini güzelliklerini yaşamamızı da engelliyor aslında, sınırlı olan hayatımızı neden kendimize zehir ederiz ki?kaleminize sağlık 🌷
YanıtlaSilBazen insan bir sene görmediği ama gördüğünde bir senelik enerjiyi bir saatte aldığı dostları vardır ya ,işte onlar çok kıymetli
YanıtlaSilİlişkilerimizde ihtiyaç gören olmalıyız ki bizimde ihtiyaçlarımız görülsün..
YanıtlaSilKaleminize sağlık 🙏
Bu güzel yazi için teşekkürler...
YanıtlaSilKorkmamıza rağmen yaptıklarımız, cesaretiniz
YanıtlaSilHayata sen boyutu ile bakabilmek müthiş bir nimet
YanıtlaSilPeki ne oluyorda "ben var ya ben" çizgisine iniyor ilişkilerimiz🤦♀️
İnsan elinde olan imkana güvenir. Kimi sahip olduğu mevkiye, kimi sahip olduğu maddi güce, kimi güzelliğine… Kimi her şeyi bildiği ve halledebileceği düşüncesi ile kendine…..
YanıtlaSilEvet aynen öyle. Ve neye güveniyorsa hayatının bir döneminde o güvendiği şeyin yokluğuyla sınanıyor
Ben demeyi bırakıp sen diyebildiğimiz biz diyebildiğimiz yerlerde güzelleşiyor dünyamız.
YanıtlaSilİnsanoğlu neden muhtaçlığını kabul edemez ? Bir bilsek bağ kurmaya ne kadar da muhtacız ve bunun ardından gelebilicek kabiliyetlerin ortaya çıktığın daki kendini…
YanıtlaSilİnsan, insan olduğunu unutup sanki dünya kendinin gibi davranmaya çalışması ne garip.
YanıtlaSilİnsan elinde olan imkana güvenir. Ne kadar da güzel bir anlatım. Emeğinize sağlık…
YanıtlaSilİnsan elinde olan imkana güvenir. Kimi sahip olduğu mevkiye, kimi sahip olduğu maddi güce, kimi güzelliğine… Kimi her şeyi bildiği ve halledebileceği düşüncesi ile kendine…
YanıtlaSilKendinden ve imkanlarından sıyrılan, yalnızca RAB bine, RAB binin lütfettiği imkanlarla özüne güvenen insan olabilmek dileğiyle…
Kaleminize sağlık🤍
İnsanın en büyük yanılgısı hayatında doğru şeye yatırım yapamamak doğru kişilerin nazını çekmemek. Ne kötü bir son.
YanıtlaSilBazen bir cümle yetiyor zihnin tozlu raflarına kaldırdığın hayal kırıklıklarını temize çekmeye....
YanıtlaSilEmeği geçenlerin ellerine sağlık🌸
Birkez daha kendime getiren bir yazı 👍
YanıtlaSilEn büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
YanıtlaSilAynadaki kişi...
Ne kadar doğru. Ne edersen kendine :)
İnsanın kedisi olması güzel ama buradaki durumda acı verici olmuş. Varlığını hissettiğim dostlar varken kedimle yalnız kalmak sorun değilken; hiç kimsem yokken kedinin dostluğuna muhtaç kalmak çok üzücü… daha büyük acı ise geçmişe dönüp değiştiremiyor olmak… kaybedecek bir şey yoksa kazanamıyorsun da…
YanıtlaSilNe kadar iyi anlatılmış şu dönemde bir çoğumuzun düştüğü hata... Kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilGerçekten ilişki kurabilenlerden olmak ve daha çok destek olan tarafta olabilmek dileğiyle :)
YanıtlaSil‘Merhametsiz bırakılmış bir güç’ ne acı bir yük… kaleminize sağlık…
YanıtlaSilRabbim birleşenlerden olmayı nasip etsin
YanıtlaSilİnsan elinde olan imkana güvenir. Kimi sahip olduğu mevkiye, kimi sahip olduğu maddi güce, kimi güzelliğine… Kimi her şeyi bildiği ve halledebileceği düşüncesi ile kendine…
YanıtlaSilİnsan her zaman birilerine muhtarlığı var.
YanıtlaSil“Ne mutlu o insanlara ki hem yollarında kimilerine destek olurlar hem de bir miktar destek alırlar…
YanıtlaSilAma onlar daha çok destek olurlar…”
Ne güzel ifade edilmiş… Emeğinize sağlık…
İlişki kurabilmek ve bağ kurabilmek çok kıymetli. Aradaki halat ne kadar sağlam olursa ilişkiler o kadar kuvvetli oluyor. Bunun içinde karşılıklı ihtiyaç gideren olabilmek
YanıtlaSilYanlış bildiklerinle inat etmekle hiçbir yere varamadık ki bu zamana kadar... Elinize sağlık...
YanıtlaSilİlişki kurmak, ihtiyaç görmek de insan için bir ihtiyaç aslında. Biz hayatın içerisinde elimizdekilerle mutlu olup devam edebileceğimizi sanıyoruz ama öyle olmuyor. Güçlü ilişkiler kurmak ve ben yerine sen diyebilmek bu hayatta çok kıymetli… Elinize sağlık:)
YanıtlaSilNe mutlu o insanlara ki hem yollarında kimilerine destek olurlar hem de bir miktar destek alırlar…
YanıtlaSilAma onlar daha çok destek olurlar…
Ben ben ben demekten kurtulabilmek, hayattaki en büyük engelimizi aşmakla eş değer olabilir mi acaba?
YanıtlaSilKaleminize sağlık. Çok aşina…
YanıtlaSilBen’den kurtulup, BİR olabilmek üzere….🍉
İnsan bir şey başardığın da ya da bir şey yaptığında onun Allahtan geldiğini bilmeli gücünü de Allah yolunda kullanmalı
YanıtlaSil