Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Eylem

Hayatta her şeyin bir stratejisi varken… Hiç düşündük mü acaba ilişkilerde mutlu ve başarılı olmanın stratejisi nedir?  İnsanın ne istediğini bilmemesi mi? İstekleri mi? Ya da o çözemediği problemi mi? Her  insan  bu hayatta  mutlu  ve  başarılı   olmak ister.  " Deneyimsel Tasarım Öğretisi "   in sanın gerçek amacını  amaç   edinmiştir.  Doğru  karar  alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir.   Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir. " Kim Kimdir "   ile başlayan,   " İlişkilerde Ustalık "   ve   " Başarı Psikolojisi "  ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Tembellik Günü Yorucu bir haftanın ardından koltuğuna oturmuş düşünüyordu Nalan. Tembellik Günü’ydü bugün. Biri önermişti kendine bir tembellik günü yap diye. Fakat iyi geleceğini ümit ettiği tembellik günü bir vicdan muhasebesine dönüşmüştü resmen. - İnsan yattığı, oturduğu yerde yorulur mu?  - Kendimi çok yorgun, dayak yemiş gibi hissediyorum; halsiz ve bitkin...  - Yediğim bir şeyden keyif de alamıyorum!  - Ne acayip bu insanoğlu, hiçbir şeyden memnun olmuyor… Hiçbir şey yapmadan bir günü geçirme fikri başta cazip gelmişti. Bir taraftan da içi hiç rahat değildi. Çünkü hafta içi yapması gereken işlerin hiçbirini yapamamıştı. Tüm haftayı işlerini öteleyerek geçirmiş, hafta sonunu iple çekmişti. Ama hiç de hayal ettiği gibi olmamıştı. Hafta içi neredeyse tüm vaktini internette alışveriş sitelerinde geçirmişti.   İş yerinde desen hadi bir kahve içelim, iki hava alalım derken gün bitiyordu. Arada gelen acil işleri hızlıca halledip diğerlerini öteliyordu. İş çıkışındaysa arkadaşla

Aynı Yolda Yürümek Gözlerini aynı noktaya sabitlemiş, hareketsizce duruyordu. Dışarıdan gelen sesle irkildiğinde, anladı daldığını. Ne kadar hızlı geçmişti zaman. Oysa iki sene önce, bunları düşünmek için daha çok zamanı olduğunu düşünüyordu ve kendini rahatlatıyordu. Lise bitiyordu işte… Ve şimdi o meşhur döneme giriyordu. Ailelerin çocuklarından daha çok paniklediği, çocukların kâbusu olan o döneme. Sınav dönemine! Oysa o kendini hala liseye yeni başlamış gibi hissediyordu. Ne çok heyecanlanmış, büyüdüm artık diye havalara girmişti. Daha ne yapmıştı ki? Kaç geziye katılmış, kaç projede ismini geçirmişti? Şimdi sınav yılı ile geçen sene başlattığı her şey de yarım kalacaktı. Çünkü artık bir sınav öğrencisiydi.  Lise sonda, öğretmenlerinin endişeli gözlerle baktığı ve çalışmayı çok sıkı tutmaları gerektiğini sık sık tekrarladıkları bir sürecin içerisindeydi. Kabul edemiyor, üstüne nasıl bir yol izleyeceğini de bilmiyordu. “Hayat, büyüdükçe zorlaşıyor galiba!” diye hüzünlendi.  Bunları

Suyun Azmi Hava iyice grileşmişti. Rüzgâr, ağaçları salladıkça dalların ve yaprakların arasından ürkütücü sesler çıkıyordu. Bu rüzgârlar nedeniyle bulutlar sürekli yer değiştiriyordu. Sonunda iki bulut birbirine iyice yaklaştı, yaklaştı ve gök gürültüsüyle yağmur yağmaya başladı.  Yağmur damlaları arasından bir su damlası yeryüzü ile buluşacağı için çok mutluydu. Hedefine doğru hızla koşmaya başlayan bir ordunun askeri gibiydi. Nihayet yeryüzüne inip, yemyeşil bir yaprağın üzerine konmuştu. Yaratılışı gereği yaprağın üstünde uzun süre duramazdı ve nihayet toprakla buluştu. Bu macerada hedefi okyanusa varmaktı. Kendini bildi bileli gökyüzünden okyanusu uzun uzun seyrederdi. “Bir gün mutlaka oraya ulaşacağım! Keşke bir yolu olsa da direkt okyanusa yağsam ve çabucacık buluşsak da hasret bitse.” diye geçirdi içinden. Ancak bunun mümkün olmadığını biliyordu. Eğer bir hedefe ulaşmak istiyorsa, bedel ödemeliydi. Yani o hedef için çaba ve mücadelesini ortaya koymalıydı. Toprak onu sevgiyle ku

Koş Hayat Koş! Ey hayat, nasıl bir hızda akıyorsun? Herkes aynı dertten muzdarip; “Yetişemiyorum!”   Evine, işine, okuluna, eşine, sevgilisine, çocuğuna, düğününe, indirime yetişemeyenler… Herkes koşuyor, yarıştan öte tam bir kaos! Alışveriş merkezindeki indirim kuyruğunda çıkan kavgalar gibi… Herkes cümlesine “Ben… ”  diye başlıyor.      - Benim vaktim yok!      - Ben önce geldim.      - Benim işim daha acil!      - Ben var ya ben! Herkes çok haklı, herkes çok gergin! Neden peki? İsteklerimiz mi çok? Vaktimiz mi yok?  Hangisi bizim gerçeğimiz acaba? Durup bir sakinleşme zamanı sanki… Yoksa koşmaktan ziyade yuvarlanmaya dönecek bu iş! İnsan, aceleci ve unutan… Bir durup… Dönüp bakabilse arkasında bıraktıklarına… Değer verdiklerine yahut önemsemediklerine… Ağladıklarına ya da güldüklerine… Sonra dönüp bakabilse koştuğu yöne… Evet! Herkes hedefine koşmalı… Ancak… Telaşla, dört nala? Başkalarını ezip geçerek? Önce “ben” diyerek? İleriye doğru koşmak mıydı, tüm mesele… Hedef i olma

  Kim Kimdir?  İnsan benzerliklerden mi hoşlanır, farklılıklardan mı? Hangisiyle daha iyi anlaşır, kendini ona daha yakın hisseder? Benzer olanlarla mı? Farklı olanlarla mı? Her  insan  bu hayatta  mutlu  ve  başarılı   olmak ister.  " Deneyimsel Tasarım Öğretisi "   in sanın gerçek amacını  amaç   edinmiştir.  Doğru  karar  alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir.   Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir. " Kim Kimdir "   ile başlayan,   " İlişkilerde Ustalık "   ve   " Başarı Psikolojisi "  ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.