Tembellik Günü

Tembellik Günü

Yorucu bir haftanın ardından koltuğuna oturmuş düşünüyordu Nalan. Tembellik Günü’ydü bugün. Biri önermişti kendine bir tembellik günü yap diye. Fakat iyi geleceğini ümit ettiği tembellik günü bir vicdan muhasebesine dönüşmüştü resmen.

- İnsan yattığı, oturduğu yerde yorulur mu? 

- Kendimi çok yorgun, dayak yemiş gibi hissediyorum; halsiz ve bitkin... 

- Yediğim bir şeyden keyif de alamıyorum! 

- Ne acayip bu insanoğlu, hiçbir şeyden memnun olmuyor…

Hiçbir şey yapmadan bir günü geçirme fikri başta cazip gelmişti. Bir taraftan da içi hiç rahat değildi. Çünkü hafta içi yapması gereken işlerin hiçbirini yapamamıştı. Tüm haftayı işlerini öteleyerek geçirmiş, hafta sonunu iple çekmişti. Ama hiç de hayal ettiği gibi olmamıştı. Hafta içi neredeyse tüm vaktini internette alışveriş sitelerinde geçirmişti.  

İş yerinde desen hadi bir kahve içelim, iki hava alalım derken gün bitiyordu. Arada gelen acil işleri hızlıca halledip diğerlerini öteliyordu. İş çıkışındaysa arkadaşlarıyla buluşup ‘‘Biraz alışveriş, gezip tozmak iyi gelecek.” diyor haftanın büyük bir kısmını tüketimle geçiriyordu. Aksi gibi iştahı da açılmıştı, birkaç kilo almıştı bile. Uyku düzeni desen, bıraksan tüm gün uyuyacak hale gelmişti. Tembellik günü yapalım derken hayatının şu sıralar tamamının tembellikten ibaret olduğunu fark etti. 

Bir an görüntüsü puslu da olsa yoğun olduğu günleri anımsadı. “Ne kadar farklıydı oysaki!” diye içlendi. O dönem Nalan’ın atom karınca gibi oradan oraya koşturduğu zamanlardı. Bırakın alışveriş merkezlerinde gezmeyi, yemek yemeye ve uyumaya ancak vakti oluyordu. Bir proje üzerinde görevliydi. Her an aktif ve üretken olması gereken zamanlardı. İşin tuhafı kendini o zamanlar daha iyi hissediyordu. Bulduğu ilk fırsatta kendine bir kahve yapıyor; arada derede hazırladığını içerken bile acayip keyif alıyordu. İyi hissetmek için ekstra bir şey yapmasına gerek kalmıyordu.

Öyle ya insan evinde uzun uzadıya dinlendiğinde, çılgınlar gibi alışveriş yaptığı zamanlarda kısacası tüm isteklerini yerine getirince kendini iyi hissedeceğini zanneder, değil mi? Bunun aksine Nalan’ın gün geçtikçe içindeki sıkıntı artmaya başlamıştı. “İki farklı Nalan!” dedi kendi kendine. 

- Neydi bu farkı oluşturan? 

- Nasıl oluyor da birbirinden bu kadar farklı iki Nalan olabiliyordu?

Uzun zamandır kendisini böyle köşeye sıkışmış hissetmemişti. Acıktığını hissedince yemek siparişi vermek için çantasına yöneldi. Anneannesinin diktiği bozuk para cüzdanı ilişti gözüne. “Ne çalışkan kadındı ama!” diye geçirdi içinden… Bir an bile boş durmaz, oturup dinlenirken bile elinde el işi eksik olmazdı. Çocukluğu anneannesiyle geçmişti, o bakmıştı Nalan’a. Evin en büyük torunu olmanın verdiği yetkiyle hiç kızamazdı anneannesi ona, kıyamazdı da.  Torununun iyi olmasını, fayda görmesini isterdi. En sevdiği yemekleri yapardı ama çok yediğinde önünden almasını da bilirdi. Çok uyuyunca başına gelir “Hadi kalk kuzum, bak hem uyudukça uyuyasın gelir, uyku uykunun mayasıdır.” derdi.

Nalan’ın oturduğu yerde gözleri doldu. Ama bu göz dolması sadece anneannesini özlediği için değildi. Şu sıralarda hayatında yaşadığı problemin tam olarak bu olduğunu fark etti. Hayatındaki bitkinliği, halsizliği şimdi biraz daha anlam kazanmıştı. Aslında bu Nalan’a özel bir durum değildi. Kim onun yaptıklarını yapsa aynı sonuca ulaşacaktı. İnsanın ürettikçe üretesi tükettikçe tüketesi gelir.


Tıpkı anneannesi gibi sürekli üreten, boş durmayan insanları düşündü. Ne kadar hareketli ne kadar da işe hazırlardı. Tüketmek aklına gelmezdi. Üretim onun yaşam stili gibiydi. Dinlenirken bile fasülye ayıklar, el işi yapar, dikiş dikerdi. “İşleyen demir pas tutmaz kızım. İnsan boş kaldıkça kafasını boş şeylere takar, kendi kendine kuruntu yapar.” derdi. 

Sonra işleri sürekli erteleyen, hep keyif alacağı şeyleri yapan arkadaşlarını düşündü. En başta da kendini! Oysa insan neyi sürekli yaparsa onu alışkanlık haline getirirdi. O da keyif almayı ön planda tutup, yapılması gerekenleri ertelemeyi maalesef alışkanlık haline getirmişti.

O halde, insan üretimle zinde kalıp, hareketini doğru yere mi yönlendirmeli? 

Tüketimle bitkin olup, sürekli doymaya mı çalışmalı?


Her insan bu hayatta mutlu ve başarılı olmak ister. 
"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.
"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. Emeğinize sağlık, sürekli tüketme isteğiyle insanın yapması gerekenleri ertelemesi en son onu çıkmaza doğru götürüyor hakikaten. Günün çoğunda üretimde olmanın faydasına şahit oluyoruz. Günün toplamında hareket halinde olmak insana iyi geliyor… Ders alabilmek ümidiyle…

    YanıtlaSil
  2. İnsanın üretirken değil de tüketirken yorulması ne acaip. Farkına varabilirsek farklı oluyor bazı şeyler. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  3. insan üretimle zinde kalıp, hareketini doğru yere mi yönlendirmeli.. çok teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  4. Tembelliğin ve tüketimin hayatımızda olumsuz yönde etkilediğini çok güzel anlatmış

    YanıtlaSil
  5. Ne kadar da doğru birebir şahit olduğumuz inkar edemediğimiz şeyler. Kaleminize sağlık:)

    YanıtlaSil
  6. Toplum olarak düştüğümüz tuzak. Deneyimsel tasarım öğretisi yine önemli bir konuya değinmiş. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  7. İnsanın daima hareket halinde olduğunda asıl huzuru ve mutluluğun harekette olduğunu
    harekette bereket olduğunu fark ettirdiniz, yüreğinize sağlık hocam:)

    YanıtlaSil
  8. İnsan tükettikçe kendini bir süre mutlu hissediyor ürettim de her zaman mutlu ve zinde hissettiriyor insanın ürettikçe üretesi tükettikçede tüketesi gelir

    YanıtlaSil
  9. insan gerçekten haraketini doğru yöne yönlendirmeli, çok teşekkürler. Yazılarınızla farkındalık oluşturuyorsunuz.

    YanıtlaSil
  10. Hareketin önemi anatomimiz bile ona göre yaratılmış. Yattıkça yatasının gelmesi uyudukça uykuyu alamamış hissetmesi…

    YanıtlaSil
  11. Harika bir yazı olmuş. Emeği geçenlerin ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
  12. Şöyleeee bi uzanmış, telefonu eline almış azıcık ora azıcık bura gezeyim demişim, birinin durumunda bu yazıya denk gelmişim. Bı de bakmışım ki blog adı EYLEM, yazının başlık tembellik... Şu yorumu yazıp hemen kalkıyorum. Söz! Elinize sağlık :))

    YanıtlaSil
  13. Elinize sağlık. Ufuk açıcı düşündürücü bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  14. Üretimle tüketim arasındaki bağlantıyı çok güzel anlatmışsınız emeğinize sağlık 🙏

    YanıtlaSil
  15. Sağlıklı toplumlar sağlıklı çocuklar yetiştirmekte mümkün görünüyor. Bu bilgileri verebilecek ebeveylerin sayısı çok çok az. 54 yaşımda bu bilgilerle tanışabildim. Yolumun DTÖ ile kesişme ile kendimi Çok şanslı hissediyorum. Saolun varolun Hocalarım. Emeklerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  16. "Oysa insan neyi sürekli yaparsa onu alışkanlık haline getirirdi." Çok önemli bir konu hakikaten. Bize hatırlattınız teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  17. Çok güzel ve faydalı bir yazı olmuş. Şu an birçok insanın yasadigi ana problem diyebiliriz. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  18. Çok iyi geldi bu yazıyı okumak ♥️

    YanıtlaSil
  19. "Boş kaldıkça kafasını boş şeylere takardı."ne güzel ifade etmiş

    YanıtlaSil
  20. İnsanın ürettikçe üretesi tükettikçe tüketesi gelir🌿

    YanıtlaSil
  21. Elinize sağlık gerçekten insan bir çok şeyi hayatında ertelebiliyor buda çok fazla zorluklara sebep olabiliyor

    YanıtlaSil
  22. Ne zaman mutlu olayım diye kendimi biraz şımartmak istesem canımın neden daha sıkıldığına bir türlü anlam veremiyordum.

    YanıtlaSil
  23. Evet ya Nalan’ın ananesi bana kendi annemi hatırlattı ve onun yaşıtlarını… boş zaman diye kendimize tüketim yapacak alan açıyoruz. Niye, mutlu olmak için… Peki oluyor muyuz hayır! Her zaman güzel olan dersten sonra teneffüs yapmaktır. Hep teneffüs olsa anlamı kalmazdı. Umarım akıllanırız :)

    YanıtlaSil
  24. insan dinlendikçe yorulur,çalıştıkça dinlenir...kaleminize sağlık ne güzel deözetlemiş günümüzün hastalığını...

    YanıtlaSil
  25. Doymaya çalışırken daha da aç hale geldiğimizi anlayamama illüzyonu. Düşündürücü bir yazı elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  26. Yazının içerisinde çözümlere dair çok güzel stratejiler verilmiş, gerçekten çok faydalı ve insanı kendine getiren bir yazı olmuş...

    "İnsanın ürettikçe üretesi tükettikçe tüketesi gelir."

    "İnsan boş kaldıkça kafasını boş şeylere takar, kendi kendine kuruntu yapar."

    Ellerinize, emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  27. İnsan hep zannettiğinin zıddında çözümlere sahip. Dinlendikçe dinlenesi çalıştıkca çalışası geliyor

    YanıtlaSil
  28. İnsan hep zannettiğinin zıddında çözümlere sahip. Dinlendikçe dinlenesi çalıştıkca çalışası geliyor

    YanıtlaSil
  29. İnsan ürettikçe üretesi tükettikçe tüketesi geliyor. Çok doğru

    YanıtlaSil
  30. Sanki şu sıralar yaşadığım hayatın özeti olmuş :) İnsan kendine yük oluşturuyor başka bir şey değil gerçekten.. Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  31. Yatağa bağımlı bir insana sorsak ayaklarını yere basmak için neler vermez,gezer durumda olan insanda tüm gün yatmayı hayal eder durur,ne yazıkk

    YanıtlaSil
  32. Uyku uykun mayası güzel bir söz

    YanıtlaSil
  33. Can sıkıntısı geçirecek diye insan canını daha çok sıkan çözüme meyil etmesi. İnsan denen canlıyı tanımaya çok ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
  34. Kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  35. dinlenmek için 24 saatin 10 saati yatan, eğlenmek için 5 saat gezen, 5 saat de yatarak gezerek sohbet ederek çalışan, 4 saati de ailesine, çoluğuna, çocuğuna, evine, barkına ayıran insanoğulları olduk şu aralar... son cümle adeta bizi anlatıyor: Tüketimle bitkin olup, sürekli doymaya mı çalışmalı??? yaptığımız doymaya çalışmak ama malesef doyumsuz olmuşuz. Doymak için önceki yaptıklarımız bize yetmiyor hep daha değişik daha aşırı bir şeyler yapmamız gerekiyor. Biz böyleyiz ya bizden sonrakiler ne olacağız?

    YanıtlaSil
  36. Birkaç motto edindim kendime :)

    Bi tanesi de:
    “İnsanın ürettikçe üretesi tükettikçe tüketesi gelir."

    YanıtlaSil
  37. Aslında eskileri modellesek bu konuda. Onların çalışkanlıklarını, üretkenliklerini hayatımız ne kadar akıcı olur. Ellerinize sağlık🍁

    YanıtlaSil
  38. Şikayet ettikçe çözüm de elimizden gidiyor aslında çözmem gerekeni hareket edip çözüp devam etmek doğru davranış benim mutluluğum için

    YanıtlaSil
  39. Yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  40. Hedefine yönelik hareket etmek. Açlık insanı harekete geçirir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kimsin?

Hasan Amca'nın Müşteri Hizmetlerine Hoşgeldiniz

Musmutlu Günlere...