BAŞLARKEN

 




Ela odasına kapanıp telefonla konuşmaya başladığından beridir iki saat geçmişti. Annesi en son yanına gelip yüksek sesle “Yemek buz gibi oldu, artık kapatıp sofraya gelir misin?” diye seslenince “Ben seni birazdan arayacağım kanka” derken hem gülümsemiş hem annesine düşmanca bakışlar fırlatmıştı.

Annesi bu iki eylemi aynı anda yapabilmesine şaşırıp, tartışmaya mahal vermeden mutfağa geri döndü. Ela söylenerek peşinden geldi; “Şimdi de bana 5 yaş muamelesi yapıyorsun anne! En yakın arkadaşımdan ayrılıyorum ama senin için hiçbir önemi yok tabi!” Annesi sakinliğini hiç bozmadan cevap verdi; “Aynı okula yazılmıştınız hani? Ne oldu da vazgeçti en yakın arkadaşın? Hani asla ayrılmayacaktınız?”

 

Ela sanki bütün suç annesindeymiş gibi öfkeyle cevap verdi; “Ailesinin durumu iyi olduğu için hayalet okul uygulamasına geçti, tıpkı diğer tüm arkadaşlarım gibi!”

 

Ela bu yıl lise son sınıfa geçmişti. Üniversite tercihlerine göre lise son sınıfta olanların çoğu okul değiştiriyordu. Ela ve en yakın arkadaşı Buse de böyle yapmışlardı. İkisi de kayıt yaptırmışlardı. Ancak Buse okulun kötü koşullarını görünce ailesini ikna edip okuldan hemen ayrılmış; hayalet uygulama sistemiyle özel bir okula kayıt yaptırmıştı. Yani okula gitmeyecek ama tüm notları sisteme 100 olarak girilecekti.

 

Ela içinde büyük bir öfke hissediyor, ama neye öfkelendiğini kendisi de bilmiyordu. Maddi durumlarının arkadaşları kadar iyi olmamasına mı, Buse’ye mi, sınav stresine mi; yoksa kendisi bu kadar sıkışmışken annesinin sakin kalmasına mı? İçten içe annesinin bir suçu olmadığını biliyordu ama buna rağmen tüm öfkesini annesine yansıtıyordu; “Bunların hepsi senin yüzünden başıma geliyor anne!”

 

Kalktı ve “Ben yürüyüşe çıkıyorum.” diyerek evden çıktı. Ne zaman canı sıkılsa ne yapacağını bilemese çıkar ve yürürdü. Uzun uzun yürürdü. Babası gibi…

 

Aslında ne hissettiğini kendisi de bilmiyordu Ela. Canı acıyordu ama bir şeyler yapması gerektiğinin de farkındaydı. Sıkışmıştı. Ne yöne doğru gideceğini belirlemesi gerekiyordu artık. Ya şikâyet etmeye, kızmaya, somurtmaya devam edecekti ya da kalkıp çay demleyecek ve baştan başlayacaktı.

 

Yakındaki parkın yürüyüş yolunu iki kere hızlı hızlı döndü Ela. Hatta hafif hafif koştu, bir ara olduğu yerde zıplayıp havaya yumruklar atıp sonra yürümeye devam ediyordu. Sonunda çınar ağacının altındaki hep sığındığı bankına çöktü. Nefes nefeseydi. Ama siniri geçmiş ve biraz da rahatlamıştı. Akşamüstü güneşi gökyüzünde kızarmaya başlamış bir güle benziyordu. O arada, babasını fark etti.

 

“Ne oldu cimcime?”

“Baba, deme şöyle ya.

Sesini daha da komik yapıp “Emrin başım üstüne prenses.” derken gülümseyerek göz kırpan babası ciddileşip “Ne olduğunu söyleyecek misin?” diye sordu.

“Bir şey yok baba.”

“Sen buradasın, nefes nefesesin. Yürümüşsün. Bir şey var da hayırlısı bakalım.”

 

Öylece oturdular. Güneş batana kadar. Sessizlikle beraber. Gelip geçeni izleyerek. “Baba, ne yapacağımı bilmiyorum. Yalnız kaldım. Nerden başlayacağım bu sınav işine, bilmiyorum. Nefes alamıyor gibi oluyorum. Tek bildiğim hiçbir şeyi bilmediğim. Bilmiyorum.”

 

Kuzum, bir tek sen mi gireceksin bu sınava? Bir tek senin sınav senen mi?”

“Değil.”

“Daha önce sen lise giriş sınavına da böyle girmiştin değil mi?”

“Ama aynı değil ki…”

“Biliyorum aynı değil, biliyorum daha zor. Ama sen hiçbir şey değişmeden sınava girip kazanıp devam etmek istiyorsun. Çalışmak, uğraşmak, uykusuzluk bunları düşünüp duruyorsun. Bu yüzden başlangıçları erteliyorsun sanki, ne dersin?

“Olabilir. Ama başlamak o kadar zor ki baba. Nerden başlayacağım, nasıl başlayacağım; hiçbir fikrim yok. “

“Şikayeti bırakıp kitaplarını çıkartarak başlayabilirsin belki.” Gülümsedi hafifçe, hadi annen bekler.

 

Yürürken, geçen sene üniversite sınavına girmiş Çınar ile karşılaştılar. Beraber yürürlerken “Hayat nasıl gidiyor oğlum? Üniversite nasıl, gittin mi okulu görmeye Çınar?”

“Güzel.” dedi Çınar. “Evet gittim. Çok şükür, memnunum. Geçen sene zor geçti ama değdi. Tatilde de biraz dinlendim, biraz da gezdim.”

 

“MaaşALLAH.” Biraz sessiz kaldıktan sonra, “Ela da bu sene sınava girecek oğlum. Keşke biraz tavsiye verebilsen.” derken Ela’nın yüzünün kıpkırmızı olduğunu farkedip sustu.

 

Eve girince Ela doğruca odasına geçti. Çalışma kitaplarını masasının üstüne çıkartıp, yatağına çöktü. Aslında Çınar’a rastlamak ona iyi gelmişti. Sanki bu işin yapılabileceği somut bir halde önüne serilmişti. Eli telefonuna gitti. Çınar’a mesaj attı.

 

“Çınar, selam. Sana sınav hakkında nasıl çalışmalıyım diye danışmak istiyorum, müsait misin?”

 

Çınar aradı. Hem de hemen. Ela yine kızardı.

 

“Selam. Naber? Sana nasıl yardımcı olabilirim?”

“Selam Çınar. İyilik işte… Ben bu sene sınava gireceğim, duyduğun üzere. Çalışmam lazım biliyorum, fakat nasıl çalışacağım, bilmiyorum. Kendimi kaybolmuş gibi, sıkışmış gibi hissediyorum.”

“Hep aynı sıkışıklık hissi. Nereyi istiyorsun?”

Hukuk.”

“Hangi dersin iyi?”

Tarih. Niye sordun?”

“Bir insan başlamadan, yola giremez. Yola girmek için önce kolay yerden başlaman lazım. Önce tarihten başla. Sonra diğerlerine geçersin.”

“Öyle mi diyorsun?”

“Evet, evet ve en önemlisi sakinliğini koru ve çalışmaya başla. Erteleme ve telaş da etme.”

Çınar konuştukça Ela biraz daha güçleniyor gibi hissediyordu.

“İstediğin zaman beni arayabilirsin. Unutma geçecek, bu da geçecek.”

 

Telefonu kapatmış olsalar da Ela bir süre telefonu elinde tuttu. Sonra sevdiği yapışkan kağıtlardan birini aldı ve Çınar’ın söylediklerini yazdı.”

 

Önce kolay yerden başla- Sakinliğini koru- Erteleme!!!

 

Tüm gece bu sözleri zihninde evirip çevirdi, çok mantıklı gelmişti. Şimdiye kadar o çalışacağı bir yıl gözünde öyle büyümüştü ki neredeyse nefesini kesiyordu. Durum kara bulutumsu bir durumdan somutlaşan bir yola dönüşmüştü sanki. İstiyorum ama kazanamam ki diye düşündüğü hukuk fakültesi sanki artık o kadar da ulaşılmaz değildi. Yatağından çalışma masasına heyecanla zıpladı ve tarih kitabının sayfalarını çevirmeye başladı.



Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır… 

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

 

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir.

Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.



"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık", "Başarı Psikolojisi" ve "Sakınmada Ustalık" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

https://deneyimseltasarimogretisi.com/sakinmada-ustalik/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/basari-psikolojisi-semineri/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/iliskilerde-ustalik-semineri/

https://deneyimseltasarimogretisi.com/kim-kimdir-semineri/




Yorumlar

  1. Ela gibi bu sınava hazırlanacak çaresiz hisseden gençlerimize ışık olacak bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  2. Şu an ne yapabiliyorsan yap, yeter ki başla… O kadar korkunç olmadığını kendine ıspat edebilmek için… Böyle motivasyon yazılarının devamı gelir mi ? :)

    YanıtlaSil
  3. Ertelemeden, en yapabilir olduğundan başlamak... işi nasıl da kolaylaştırır. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Ah Ela yalnız değilsin :)

    YanıtlaSil
  5. “Başlamak istiyorum ama nasıl?”Neredeyse her insanın kendine sorduğu sorunun cevaplanmış olması çok kıymetli…

    YanıtlaSil
  6. Ne yapacağını bilmek gerçekten çok konforlu

    YanıtlaSil
  7. Her gerçek gerçekten heybesinde bir bedel taşıyor. Basite disipline olmak.. çok minik bir dokunuşla insan çok güzel başlangıçlar yapabiliyor hayatta.. yüreğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  8. Ufak işler zor işlerin öncüsüdür.
    Kolayı başaramayan zora nasıl kafa tutsun ki?

    YanıtlaSil
  9. “Gerçek heybesinde bedel taşır” harika, gerçekten bunu kabul edince her şeye başlamak ne kadar da kolaylaşır🤍

    YanıtlaSil
  10. Hayatın şifresi, ertelememek:)

    YanıtlaSil
  11. İnsan bir yola gireceği zaman zor olanı düşünür ve buda ona yük olur, aslında çözümde basitmiş :)
    Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  12. Adım atmadan bilemiyor insan kendi performansını...

    YanıtlaSil
  13. " Durum kara bulutumsu bir durumdan somutlaşan bir yola dönüşmüştü sanki"
    Gözümüzde büyüyen bizi kaygılandıran konularda bu bakış açısını kazanmak çok kıymetli.
    Emeğinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  14. İnsan okurken; “keşke ben de üniversiteye hazırlanırken böyle tavsiyeler duyabilseydim” diyor… İyi ki ilim var…

    YanıtlaSil
  15. Damla Kılıç25 Eylül, 2025 13:12

    Önce kolay yerden başla Sakinliğini koru Erteleme…
    Harekete geçiren bir yazı olmuş 🌸
    Başlamanın stratejisi…

    Kaleminize sağlık ☺️

    YanıtlaSil
  16. Gülsüm kırmaç25 Eylül, 2025 13:19

    Yüreğinize kaleminize sağlık 💕

    YanıtlaSil

Yorum Gönder