Yaş Kırk, Nerede Kalmıştık?
Harun, kırk yaşına birkaç gün kala hayatında yeni bir sayfa açmak üzereydi. İçinde büyüttüğü, yıllar boyunca özenle sakladığı bir hayal nihayet ete kemiğe bürünecekti. Sevdiği kadına, kendi doğum gününde teklifi edecek olmak onu çok heyecanlandırıyordu. Onun için özel olan bir günde, bu özel anı birlikte yaşayacakları bir ömre dönüştürmek istiyordu. Yüzüğü haftalar önce almış, cümlelerini defalarca yazıp silmiş, aynada prova bile yapmıştı.
Hayat işte! Bazen insanı en
savunmasız anında vururdu. Doğum gününe üç gün kala gelen mesaj, her şeyi
altüst etti:
“Bence biz bu ilişkiyi
daha fazla uzatmayalım. Ben bu ilgiden bunaldım. Her şey için teşekkür ederim.”
Ne bir açıklama vardı, ne bir yüz
yüze konuşma talebi. Sadece bir mesaj, hepsi bu kadar! Harun telefona uzun süre
baktı. Ne hissettiğini anlayamıyordu. Birkaç saat boyunca hiçbir şey yapmadan
öylece çakılı kaldı koltuğuna. Sonra gözleri doldu, ellerini yüzüne kapattı ve
sessizce ağladı.
Kırk yaşına girerken, “Bir ömrün
emeğini bir kadının yüreğine koydum, ama o kadın, benim yüreğimi hiç
taşımamış.” dedi içinden. O an, sadece bir ilişkinin bitişi değildi. Yılların, emeklerinin
ve hayallerinin kaybolup gitmesiydi.
Bu da yetmiyormuş gibi, uzun
zamandır arkadaşlarından da muzdaripti. Kendisine biraz değer vermeleri, az kabul görmek için onların da her türlü
derdiyle ilgilenmişti Harun. Kiminin düğününde koşturmuştu, kiminin
boşanmasında yanında olmuştu. Hastaneye, taşınmaya, doğuma, cenazeye… Hep
onların yanındaydı, ancak Harun ne zaman tek kalsa, bir el arasa, aramaları
cevapsız kalıyordu.
“Bir ara uğrarız.”
“Sen güçlüsün Harun,
toparlarsın.”
“Bu da geçer!”
Geçmeyen tek şey, tek başına kalmasıydı. Ve bitmeyen işleri…
Onca yıl aynı şirkette çalışmış,
her işi zamanında ve titizlikle yapmıştı. Görevden kaçmamış, kimseye yük
olmamıştı. Terfi zamanı geldiğinde umutla beklemişti. Fakat yıl sonu performans
değerlendirme toplantısında müdürünün, gözlerinin içine bakarak söylediği cümle
her şeyi özetliyordu:
“Sen harikasın Harun! Ama bu sene
başkasını değerlendirdik.” Yani, “Sen iyisin ama bizim için pek de değerli
değilsin.” demenin başka bir şekliydi bu.
Harun, o gece eve dönerken
kendine dair her şeyi düşündü, irdeledi.
“Bu kadar çabayı neden gösterdim?
Kim için yaşadım bugüne kadar?
Gözleri bir an dolabın üzerindeki eski çantasına takıldı. İçinde yıllar önce katıldığı dağcılık kursundan kalma malzemeler vardı. Uzun süredir dokunmamıştı. Şimdi, o dağlar bir kaçış gibi geldi. Kendisini bir çıkmazın içinde hissederken “Kendi içime dönmek bana iyi gelicek.” diye düşündü.
Tüm malzemeler hazırdı ve Harun
da hazırdı. Gideceği yer Kaçkar Dağları idi. Havası, suyu, doğası hepsi ona iyi
gelecekti. Tıpkı yıllar önce yaptığı gibi yine kafasını toparlayacak kaldığı
yerden geri dönecekti hayatına. Tabi planı buydu ama… Yolculuk boyunca
kafasında tek bir şey vardı! Sessizlik. Dağın onu anlamasını beklemiyordu ama
en azından konuşmayan bir dost olacağını biliyordu.
İlk iki gün sorunsuz geçti. Hava
serindi, orman nefes aldırıyordu. Ancak üçüncü gün, bir kayalık geçitte bastığı
taş kaydı. Düşerken birkaç ağacın dalına çarptı, vücudu sarsıldı. Bacağı bir
yarığa sıkıştı. Acı öyle keskindi ki, Harun bağırırken ciğerlerinden çıkan hava
soluğunu kesti.
İlk tepkisi panikti, telefonunu
çıkardı. Çekmiyordu, bağırdı… Tekrar bağırdı. Çaresizlikle gözyaşları dökülmeye
başladı. Bağırıyordu ama sesi yankıyla ona geri geliyordu. O yarığa sıkışmadan
önceki hayatının özetiydi sanki. Kendi yardım çığlıklarını bir kendisi
duyuyordu yine.
Gece çöktü, hava soğudu. Bacağı uyuşmuştu. Acı artık sabit ama yakıcıydı. Karanlıkta yıldızlara baktı. “Ne kadar çoklar.” diye düşündü. Hep kimsesizliğinden şikâyet ederdi ama ilk kez hiç olmadığı kadar tek başına olduğunu farketti. Vücudu yorgun düşmüştü. Yıldızlara bakarken uyuyakaldı. Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerini açtı. Hala çevresinde kimse yoktu ama tam da orada, hiç bilmediği bir yakınlık hissetti. İçinden gelen bir his vardı.
Tek başınaydı ama yalnız
değildi! Kimse yokken dahi orada olan birinin varlığını hissediyordu.
Rüzgârın uğultusu artık korkutmuyordu. Ağaçlar yalnız değilmiş gibi hışırdıyor,
böcekler çalışıyor, kuşlar ötüyordu. Doğa susmamıştı. Her şey bir şeye hizmet
ediyordu sanki. Ve Harun, doğanın dilini ilk kez anlamaya başlamıştı.
Kazalarda hayatı film şeridi gibi
gözünün önünden geçer derler ya, o hesap. Başladı sessizliğin orta yerinde filmi
geri sarmaya. O an fark etti ki ne çok şeyi hayatının ilk sıralarına koymuştu. İş, ilişki, arkadaşlar, onaylanma
isteği, beğenilme isteği… Sessizlik artık korkunç değil, anlamlıydı. Herkes birini terk edebilirdi, mühim olan tek
başına olsa bile insanın yalnız olmamasıydı. Hayat devam ediyordu. O yarıktan
çıkamayışı bugüne kadar kaçtığı sorunlarıyla yüzleşmesini sağlamıştı. Çünkü
aklına her geldiğinde bir şekilde kafasını dağıtır, oradan uzaklaşırdı. Şimdi
ise sıkıştığı bu yarık, ona kaçacak yer bırakmadığından gerçekle yüzleşmişti. Acı
çekiyordu fakat, tuhaf bir huzurla hayatının ikinci yarısını bekliyordu.
Bir süre sonra sesler duydu. Yardım
çağrısı üzerine rotayı kontrol edip onu bulmuşlardı. Hemen yardım çağırıp onu
sıkıştığı yerden çıkararak hastaneye kaldırdılar. Onca saat bir taşa sıkışmış olmanın
sonucu olarak; doktorun ilk cümlesi şaşırtıcı olmasa da sarsıcıydı.
“Bacağını kurtaramayacağız Harun
Bey.”
“Bedeli çok ağır oldu. Evet!
Bacağın dahil pek çok şeyi kaybettin Harun, şükür ki kendini buldun!” diyordu. Hastane
odasında, yatağında tek bacağıyla sessizce oturan Harun baş ucundaki kağıt
kaleme uzandı.
Ve oraya titreyen harflerle
yazdı:
Herkes seni
terk edebilir, sevgilin, eşin, arkadaşların, işin, zenginliğin, hatta bir
uzvun...
Bu değildir
mühim olan...
Tek başına
ol, ama yalnız kalma!
Mühim olan
budur...
Defteri kapattı ve camdan
dışarıya doğru baktı. “Evet, nerede kalmıştık?”
İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi...
Nerede olursan ol O sizinle beraberdir.
YanıtlaSilGözlerim dolarak okudum yazıyı. En kimsesiz olduğumuzu sandığımız an bile yanımızda olan var. Ara ara kendime bunu hatırlatmak için bu yazıyı okumaya geleceğim🥰
YanıtlaSilbu yazı bana seçimlerimizi anımsattı...
YanıtlaSilGerçekten hiç yalnız olmadık ki… fark etmenin bu kadar uzun sürmemesini dilerim.
YanıtlaSilTek başına ama her an her saniye seni görüp gözeten sana senden daha yakın biriyle olmak... En büyük güç ve en güçlü kalabalık bu 🤲 Elinize sağlık bana da kendimi hatırlattı...
YanıtlaSilKazandığın şeyin büyüklüğü, kaybettiğini önemsiz kılıyor..
YanıtlaSil“Tek başına ol ama yalnız olma” ne çok anlam barındırıyor…
YanıtlaSilEline sağlık çok güzel içten bir yazı olmuş. İnsan hayattta geçte olsa bir şeylerin farkına varıyor. İnsan hiç bir zaman yalnız değil. Yeterki unutmasın.
YanıtlaSilYazıyı okurken keşke bu kadar dengeyi bozmasaydı dedim. Ama gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi bir huyu var... Ve şükür ki yazıdaki kahramanımız gerçeği idrak etmiş tam tersi de olabilirdi
YanıtlaSilkaleminize sağlık hayat daima devam ediyor nereden yakalarsak devammm..
YanıtlaSilIyi ki yalnız değiliz 🌸 çok şükür
YanıtlaSilhayatı farkındalıkla yaşayanlardan oluruz inşallah..
YanıtlaSilTek başına ol ama yalnız kalma… Ne güzel vurgulamışsınız. Farkında olanlardan oluruz inşAllah. Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilTek başınaydı ama yalnız değildi!… Çok iyi hissettiren cümle çok şükür :)
YanıtlaSilAslında bir şeylerin peşinde koşup bedel öderken ihmal ettiğimiz sorumluluklar, bizden beklenti içinde olan ilişkilerin de hakkına girmelerimiz var. Değer vermediğimiz ama değerli olan şeyler. Bu yüzden başımıza gelenler bu yüzden değersizleşmelerimiz bu yüzden tokat yemelerimiz. Olması gereken yere konsantre olmamız için
YanıtlaSilEmeğinize sağlık…çok etkileyici ve çok güzel bir yazı olmuş teşekkür ederim…
YanıtlaSilÇok içten bir yazı olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilBedel her daim ödeniyor. Her şey hallediyor ve hayat şartları öğretmenin oluyor. Yüreğinize sağlık 🤍 su gibi okudum.
YanıtlaSilKeşke bir şeyleri kaybetmeden kim için yaşadığımızı, yalnız olmadığımızı anlayanlardan olsak. Kaleminize sağlık…
YanıtlaSilKaleminize sağlık🌿
YanıtlaSilDengede yaşamanın kıymetini tekrar tekrar hatırlamanın kıymeti ne kadar önemli…
İyi ki varsın RABbimmm 🤲🏻 Kimin içinin çabalıyoruz! Her gün kendimize soracağımız soru😊
bir gün tam anlamıyla kendimi bulurum umarım
YanıtlaSilÇok içten ve güzel bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık
YanıtlaSil