İKİZİMLE BENİ AYNI DÜŞÜNME LÜTFEN!

İKİZİMLE BENİ AYNI DÜŞÜNME LÜTFEN!

Güneş daha yeni yeni doğmaya başlamıştı. Pencereden içeriye sızan ışık odayı hafif de olsa aydınlatıyordu, bu kalkması gerektiğinin işaretiydi. Her sabah güneş ışığı vurduğunda uyanırdı, artık bedeni de buna alışmıştı. Sessizce yataktan kalktı ve eşini uyandırmadan odadan çıktı.

Banyoya yöneldi ve bir süre aynada kendisine baktı. “Bugün beni neler bekliyor?” diye düşündü, düşünceli hali bakışlarından okunuyordu. Sonra ikizlerin odasına doğru yöneldi ve kendini kargaşaya hazırlamaya çalıştı. 

İKİZİMLE BENİ AYNI DÜŞÜNME!

Enerjik birisi olmasına rağmen dün çok yorulmuş, erkenden uyumuştu. Bedeni dinlense de kendini zihnen yorgun hissediyordu. Ayşe’nin bu tansiyonu yüksek sabah rutinlerine en kolay anneler empati kurabilirdi. “Haydi Ayşe bundan kaçamazsın!” diye kendine moral vererek kapıya yöneldi.

Kızlarının saçının teline zarar gelse dünyayı yerinden oynatırdı. Ancak sabah onları uyandırmak ve okula hazırlamak savaştan bile zor geliyordu.  “Şimdi uyandırmazsam servise geç kalacaklar.” diye düşündü. Derin bir nefes aldı ve odaya girdi. Seslenmeden önce perdeyi aralayıp odayı aydınlattı. “Haydi kızlaaar! Uyanma vakti. Servise geç kalacaksınız.” diye seslendi.

Ece hemen gözlerini açtı. Şura ise kolay kolay uyanmazdı, fakat onu uyandırmanın yolunu biliyordu artık. Yaklaştı ve yanağına bir buse kondurdu. Şura gözlerini açıp önce etrafa sonra annesine baktı. “Ne kadar çabuk sabah oldu. Bugün okula gitmesem olmaz mı annee?” diye sızlandı.

Ece ise çoktan uyanmış ve kıyafetlerini hazırlıyordu. Şura da başta uyanmak istemese de şimdi sanki yeni uyanmamış gibi enerji patlaması yaşıyor yatağın üzerinde zıplıyordu. Zıplarkenden bir yandan da annesine laf yetiştiriyordu:

- “Anne, okula gitmek için sabırsızlanıyorum. Kendime bir sürü renkli kalem aldım. Onlarla bugün çok güzel resimler yapacağım, çok heyecanlıyım.”

O kadar bağırarak konuşuyordu  ki muhtemelen bu ses babasını da uyandıracaktı.  Şura tüm gün zıplasa ve konuşsa yine de hiç yorgunluk hissetmezdi. Yatağa girdiğinde gözleri tam kapanana kadar konuşmaya devam ederdi. Ece ise farklıydı, çünkü o enerjisini harcamaz hatta kardeşinin bu kadar enerjik olmasını da anlamsız bulurdu. Ayşe artık hazırlanmalarını söyleyip kahvaltı hazırlamak üzere mutfağa yöneldi.  

İKİZİMLE BENİ AYNI DÜŞÜNME!

-“Annee nasıl olmuşum” diyerek mutfağa girdi Şura.

Tütülü pembe eteği ve yeşil gömleği prenses tacı ile karşısında duruyordu. Şaşkınlıkla ve istemsizce “Kızım bu ne hal?” diye tepki verdi Ayşe. Şura annesinden bu tepkiyi alınca her zamanki gibi kafasına takıp koşarak odasına gitti. O sırada Ece kahvaltı için masaya oturdu. Ece, Şura gibi kıyafet konusunda kimseye danışmaz, herhangi birisi yorum yaptığında da çok önemsemezdi.

Ayşe, Şura’nın geç kalacağını anladığı için odaya gitti. Dolap tamamen yere dökülmüş hatta yatak  dahi toplanmamıştı. Ece’nin tarafı ise derli toplu ve her şey olması gereken yerdeydi.

-“İkisi de benim çocuğum, nasıl bu kadar farklı olabilirler ki!” diye düşündü.

Ayşe bir sabahı daha atlattığına seviniyordu. Çocukları servise bindirdikten sonra komşusu ve yakın arkadaşı olan Aysel’i gördü. Kahvaltıdan sonra dışarıda kahveye davet etti komşusunu. daha kahvelerini yudumlamadan konu ikizlerin farklılıklarına geldi.

-“Kendimi çok yetersiz hissediyorum Aysel. Birisi çok düzenli, diğeri dağınık. Birinin önüne ne yemek koysam yiyor, diğeri konuşmaktan masadan aç kalıyor. Birisi tam vaktinde hazırken diğeri geç kalma rekoru kırıyor. Birisi en kötü durumda bile “Ama olsun yine de eğlendik!” derken diğeri en güzel anlarda dahi olumsuz bir şeyler buluyor. Baksana geçen gün giydikleri kıyafetleri çektim. İkiside kendi seçti. Galiba onları yetiştiremedik. Belki de iyi bir anne veya baba değiliz. İkisi arasında denge kurmakta da zorlanıyorum. Ne yapacağım ben Aysel? Konuşurken gözyaşlarını tutamamıştı. Bir de böyle sulu göz oldum çıktım.” diye mırıldandı.

İKİZİMLE BENİ AYNI DÜŞÜNME!

Aysel benzer şeyler yaşayan birçok insan olduğunu ve kendisinin de bu tarz şeyleri iş yerinde yaşadığını anlattı.

-“Bizi zorlayan şey insanların farklılıkları değil, süreci doğru yönetemiyor oluşumuz. Kimse karşısındakini sinir etmek için çok konuşmuyor ya da dakik olmak için kendine eziyet etmiyor Ayşe’ciğim.  Bize düşen şey ne biliyor musun?Öncelikle karşımızdakinin tarzını anlayıp;  onun eksik kalan kısmında kendisini eleştirmek yerine onu desteklemek.  Önemli olan bizden farklı davranışlar sergileyen kişilerle anlaşabiliyor muyuz ve onları ihtiyaç duyulan yerde yönlendirebiliyor muyuz? Hele ki iki farklı çocuğun varken onların birbirlerinde bulunan güzel özellikleri alması için onları destekleyebilmek ne güzel olur. Bir de bu açıdan bakmaya ne dersin Ayşe?”

Ayşe, Aysel’le kahve sonrasında kendini rahatlamış hissetti. Problem anneliğinde değildi, çocuklarını yeterince anlamak için çabalamamasındaydı. Durum böyle olunca, zaman içerisinde sürekli şikayet eden, yüzü asık, dırdır bir anneye dönüşmüştü. Bundan en çok kendisi rahatsızlık duyuyordu. Artık dikkat edecekti. Çünkü her duygunun insandaki karşılığı farklı olduğundan, karşımızdakine yaklaşımımız da farklı olmalıydı. Hatta insanı geliştiren benzerlikler değil, farklılıkları yönetebiliyor olması. O çoğunlukla rahatsızlık duyduğumuz farklılıklarımız bilinenin aksine aslında bizim zenginliğimiz.

Ayşe uzun zamandır içini kemiren bu sıkıntısının çözümünün var olduğunu öğrenmiş olmanın rahatlığı ile evinin yolunu tuttu. Bugün ikizlerini karşılaması, onları sabah yolculamasından farklı olacaktı. İnsanın kendisini ve çevresindeki insanları gerçekten tanıyor olması, ne büyük konfor öyle değil mi! Peki, insan tanımaya nereden başlamalı?

 

İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi...

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. ben çikolatamı sonra yicem diye saklarken kardeşimin kendi çikolatasını yiyip benimkine atlaması bu da öyle bir farklılık mı yoksa :)

    YanıtlaSil
  2. İnsanın farkındalığını sağlayan bir yazı olmuş teşekkür ederiiz :)

    YanıtlaSil
  3. Farklılıkları anlamak ve yönetmek meselesine gelince... benim de iki yeğenim var hem de ikiz. biri a diğeri z...........çok tatlılar ama hakikaten farklılar zıtlar... tanımayı öğreniyor olmasaydım onları anlaması çok güç olurdu. İyi ki bu yazıları okuyoruz...

    YanıtlaSil
  4. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  5. İnsan en yakınındakini dahi tanıyamadan geçip gidiyor bu hayattan, insanın kendini, ailesini, iletişimd eolduğu insanları tanıması ne büyük konfor...

    YanıtlaSil
  6. Bizi zorlayan şey insanların farklılıkları değil, süreci doğru yönetemiyor oluşumuz…

    YanıtlaSil
  7. “Bizden farklı davranışlar sergileyen kişilerle anlaşabiliyor muyuz ve onları ihtiyaç duyulan yerde yönlendirebiliyor muyuz?” Ne kadar doğru bir soru… kaleminize sağlık!

    YanıtlaSil
  8. Kaleminize sağlık🌿

    Ne büyük bir konfor; insanın kendisini ve cevresini tanıması çünkü insan Selam verdiği ve tanıdığı kişilerin yanında kendini rahat ve güvende hisseder…🌿

    YanıtlaSil
  9. İnsanı geliştiren farklılıklardır insan bunu yönetebildiğinde güçlenir :)
    Kaleminize sağlık 🍀

    YanıtlaSil
  10. İnsanın kendisini ve çevresindeki insanları gerçekten tanıyor olması, ne büyük bir konfor

    YanıtlaSil
  11. Bu farklılık yönetbilmemiz içi en temel ihtiyacımız olan şey anlamak .Ellerini sağlık

    YanıtlaSil
  12. "farklılıklarımız bilinenin aksine aslında bizim zenginliğimiz" farkında olmadan yaptığımoz,ne tarz yanlışlarımız var acaba

    YanıtlaSil
  13. Bizi zorlayan şey insanların farklılıkları değil, süreci doğru yönetemiyor oluşumuz.

    YanıtlaSil
  14. "Öncelikle karşımızdakinin tarzını anlayıp; onun eksik kalan kısmında kendisini eleştirmek yerine onu desteklemek. " Bunu bilmek ne çok şeyi değiştirir hayatımızda... Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  15. bizden farklı olanı ne kadar da kolay dışlıyoruz di mi? asıl zor olan desteklemektir yoksa ayrışmak çok kolay...

    YanıtlaSil
  16. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  17. İnsanın farklılığını kabul etmek ayrı, onu yönetmek ayrı bir süreç.

    YanıtlaSil
  18. İnsan zorluğu yöntem bilmeyince yaşıyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder