SARP YOKUŞ
Her sabah yürüyüşe gitmeye
alıştırmıştı kendini Nisa. Başlarda zor gelen yürüyüşler, şimdilerde kendini
keyifli düşüncelere bırakmıştı. Her ormana geldiğinde farklı bir öyküyle
dönüyordu sanki eve. Orada da bir hayat vardı ve o hayattan bir parça kendi
hayatına katmayı sevmeye başlamıştı.
Yokuş yukarı tırmanırken, tam da
tepede bir ağaca denk geldi. Dalları kurumaya yüz tutmuş ve biraz da yorgun
gözüküyordu. Tepeyi tam tırmandığında gözüne yanındaki ağaç çarptı. O daha
canlı ve yaprakları da yeşildi. Yorgun ve kurumaya yüz tutmuş ağaç onu öyle bir
destekliyordu ki çok şaşırtıcıydı.
Uzun uzun baktı ağacın her tarafına,
sonra Salih Amca geldi aklına. Her sabah kendi dükkanını açarken, yanındaki dükkanı
da gözetir kollardı. Kendi müşterisi az olsa da komşu dükkân dolduğunda hemen
desteğe giderdi. Hatta kendi siftah yaptıysa, esnaf komşusunun yapmadığını fark
ettiğinde, müşterisini komşusuna gönderirdi.
Oradan üst komşuları Necla Teyze’ye
gitti düşünceleri. Onun da senelerdir çocuğu olmuyordu. Sürekli Nisa’lara gelir;
evde anneleri yokken onlarla ilgilenir, yemek
yapar, annelerine destek olurdu. Tıpkı o ağaç gibi kendi meyvesi yokken,
yanındaki ağacın meyvesine tat olan insanlar var bu hayatta diye düşündü. Kendi
isteklerini, ihtiyaçlarını düşünmeden başkasına destek olabilmek ne zorlu bir
yoldu.
“Böylesi bir yolu herkesin
aşamayacağı açık!” dedi kendi kendine.
Düz yolda her insan iyi kötü yürür, peki zorlu bir yokuşta? Bazıları ilk
adımda, bazıları ortasında, bazıları ise son düzlükte geri dönüyorlar.
Peki bu yokuşu kimler aşabilir?
Heybesindeki kısıtlı yol azığını,
yanındakilere verebilen...
Kendisi yorgunken, destekleyebilen…
Morali bozukken, tebessüm
edebilen…
Zamanı yokken, zaman ayırabilen…
Kalbi kırıkken, kalp onaran…
İlgiye muhtaçken, ilgi gösterebilen…
Kendisi üşürken, başkasına odun
taşıyan…
Tıpkı ormanda gördüğü o ağaç gibi
yanındakini sımsıkı sarıp sarmalayanlar...
Yokuşun zorluğu, insanın kendi ihtiyaçları varken, başkasının ihtiyacına konsantre olabilmesinde gizli. Dolayısıyla bu yokuş sıradan davranışlar sergileyerek, çıkılacak bir yokuş değil. Yokuşu aştığında ise o güzel manzarayı ancak baştaki zorluğa rağmen devam edenler görebilir.
Neden,
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
Emeklerinize sağlık
YanıtlaSilHer şey sıradanlaşırken sıra dışı bedeller ödeyen insanlar iyi ki var…
YanıtlaSilBir şeylerin vereni olabilmek için o şeyin zengini olmayı beklememek… yazanların ellerine sağlık.
YanıtlaSilSarp yokuşlarda doğru tepki verenlerden olalım
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. İhtiyaç giderenin ihtiyacı giderilir.
YanıtlaSilSarp yokuş öyle bir yokuş ki çıkılması zor çıktık dan sonrası ne neşeli olan hayatlara🤩
YanıtlaSilBaşkasının ihtiyacını karşılamak da sarp yokuşun bir parçası.
YanıtlaSilSarp yokuşu aşabilenlerden olalım inşAllah. Elinize sağlık.
YanıtlaSilİnsanın sarp yokuşunu bulması tam da bereketin kapısı 🌸
YanıtlaSilEmeğinize sağlık… inşALLAH sarp yokuşu geçebilenlerden oluruz…karşımızdaki insanın ihtiyaçlarına odaklanmak ne kadar da güzel bir strateji…teşekkürler…
YanıtlaSil