NASIL İNSAN OLUNUR?

NASIL İNSAN OLUNUR?

Kafasında bir türlü bir cevaplayamadığı soru ile sabahlamıştı.

“Nasıl insan olunur?”

Bilinir mi bu sorunun cevabı? Öğretilir miydi acaba okullarda? İnsan zihni hep soru üretir ama bu soruyu merak eder mi ömrü boyunca?

NASIL İNSAN OLUNUR?

İnci balkonundan dışarıyı seyrederken bir anda bu soruların içinde buldu kendisini. Zaten çocukluğundan beri çok soru sorduğu için aile içindeki lakabı ‘Meraklı Melahat’tı. Bebekliğinde “Bu ne?” diye başlayan sorular yerini “Neden böyleler?’e” sonraları ise “Nasıl olurlar?’a” bırakmıştı. Yaşı ilerledikçe detaylara olan merakı da arttıkça arttı. Bu yüzden öğretmen olmak istemişti. Çünkü insan en iyi öğretirken öğrenirdi. Bunu da yapmanın en iyi yolunun çocuklara öğretmek olduğunu düşünürdü hep. Onlardan çıkan sorular çok daha ilgi çekici gelmişti İnci’ye.

Üniversiteye ilk başladığında staja başlamanın hayali ile yanıp tutuşuyordu. Bir an önce bir mesleğine başlayıp, oradaki çocuklarla tanışmak istiyordu. Derken stajı başlamış en renkli kağıt ve kalemlerini toplamış okul yolunu tutumuştu. Ancak gün geçtikçe derinleşen bir hayal kırıklığı yaşıyordu.

Günler geçiyor ama çocuklar hiç de onun düşündüğü gibi meraklı davranışlar sergilemiyordu. Neden öğrenmeye bu kadar kapalı bu çocuklar diye düşünüp duruyordu. Bir gün okul çıkışı öğrencinin velisine takıldı gözleri. Anne çocuğunun çantasını hemen elinden alıp kendisi taşıyor, terlediği için çocuğunun alel acele üstünü değiştirmeye çalışıyordu. Daha da acısı ise bir yandan da üzerine bastığı ayakkabılarını giydiriyordu oğlunun. Sonra da ağzına suluğunu dayayıp su içmesini istiyordu. Çocuğun ise hiçbir şey düşünmesine gerek yoktu. Sadece annesinin komutlarına uyması yeterliydi. “Böyle bir çocuk ne merak edebilir ki!” diye düşündü.

Bir velisini ise okulda görüşmeye çağırdığında, annenin çocuğunu susturmak için İnci ile yaptığı görüşmeyi uzatması dikkatini çekmişti. Çocuk telefona o kadar hakimdi ki anne telefonu kullanabilmek için çocuktan izin istiyordu. Yaşadığı daha birçok olumsuz örnek karşısında İnci’nin öğretmeye olan motivasyonu düşüyordu.

NASIL İNSAN OLUNUR?

Bir an kendi öğrencilik yılları geldi aklına. İnsan açlığı olan konuda merak duyardı sonuçta. Düşünceler arasında boğulmuşken birden gözleri parladı. Ertesi gün evden getirdiği malzemelerle öğrencilerine kek yapmayı öğretmeye karar verdi. Un, süt, yumurta hepsinde merak uyandıracak bir sürü detay vardı. Başta pek yanaşmak istemeyenler olsa da keyif alanları gördükçe ilgileri arttı. Yumurta kırarken tavuk, unu dökerken buğday derken bir sürü sorular sordular. İnci hedefine yaklaşmanın mutluluğunu yaşıyordu.

Bir sonraki gün kıyafet katlamayı öğretmeye karar verdi. Kartondan kestiği sablonları dağıttığında çocuklardan yine sorular yükselmeye başladı. Kıyafeti koydukları kartonunu bükülü yerlerini hareket ettirdikçe çocukların merakı daha da artıyordu.

Ne de olsa merak öğrenmenin hocasıydı. Sonraki merak uyandırma projesi için maket getirdi İnci. İç organlarının tek tek çıkıp tekrar takılabildiği bu maket çocukların çok dikkatini çekmişti. Kalp, akciğerler, böbrekler derken bir baktı sorular detaylanmaya başladı. İşte o esnada bir parmak kalktı havaya;

“Peki Öğretmenim, insan nasıl olunur?”

İnci mutluluğunu gizleyemeden kocaman gülümsedi. Bu soruyu daha önce hiç düşünmemişti. İlk kez düşünmediği bir soruyu duymuştu çocuklardan ve bu öyle bir soruydu ki sanki tüm yaşam boyunca kapıları açacak bir anahtar gibiydi. Hemen düşünmeye başladı, ancak öğrencilerinin de düşünmesini istiyordu. “Bu soruyu arkadaşlarına da sormak ister misin?” dedi.  

Sonra zihninden geçenlere kulak verdi. Mesele problem çözebilmekte diye düşündü. Sonuçta insan bu hayatta en problemli canlı değil miydi? Madem ki bu kadar problemi var, o halde kalitesi problemine verdiği cevapta saklı.

Peki nasıl geliştirir problem çözme marifetini?

Düşünmeden, detayı merak etmeden olabilir miydi bu?

Her işini başkaları hallederek, sorulan sorulara başkaları cevap vererek geçebilir miydi, hayat sınavından?

Yoksa insan hayatın bir sınav olduğunu mu unutmuştu?

Belki de en öz mesele bu olabilir miydi?

NASIL İNSAN OLUNUR?

Sonra gülümseyerek sınıfını izledi ve “Herkesin herkesten öğreneceği ne çok şey var.” dedi. Öğrencisinin sorduğu bir soru nerelere götürmüştü ve daha önce aklına gelmeyen neler düşündürmüştü.

Peki bizler ne kadar ilgiliyiz problemlerimizle? Ne kadar onları çözmek için çabalıyoruz veya birilerinden problemi çözmelerini mi bekliyoruz? Problemlerimizin ne kadarı gerçekten bizim ihtiyacımız? Ne kadarını ise sadece olsun diye istiyoruz? Marifetlenmemiz o problemi kendimiz çözdüğümüzde başlıyor. O halde marifetlenmeye hazır mısınız?


Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. 30 yaşımdayım ve şunu fark ettim ki gerçekten o kadar tokuz ki.. Merakım ne kadar da az birçok şeye.. Bazen çocuklardan bazen yetişkinlerden, öğreneceğimiz çok şey var...

    YanıtlaSil
  2. Köşe bucak kaçtığımız problemler bile bizim faydamız için var. Asıl mesele problemi çözebilmekte, marifetlenmekte. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Başkalarının problemleri ile meşgul olmayı bırakıp kendi problemlerine cevap bulabilen olmayı dilerim

    YanıtlaSil
  4. Emeğinize sağlık… beni çok yerlere götüren bir yazı… farkındalık ne kadar da güzel bir ayrıntı…teşekkürler…

    YanıtlaSil
  5. İnsan nasıl olunur? Çok çok üzerinde düşünülesi…

    YanıtlaSil
  6. Problemler marifetlenmenin anahtarı. Peki problemimi başkası çözdüğünde ya da ebeveynler çözdüğünde çocuğunun problemini ne olur?
    Aslında direk kul hakkı değil mi?
    Çünkü problemini çözdüğümüz kişilerin sadece problemini değil marifetlenme hakkını da alıyoruz.
    Emeğinize sağlık🫶

    YanıtlaSil

Yorum Gönder