ALİ'NİN BIÇAĞI
Yaz tatili gelince tüm anneler gibi Serap’ı da bir telaş sardı. Oğlu Ali,
yerinde duramayan, her işe başlayıp sonunu getiremediği için dikiş tutturamayan
bir çocuktu.
Ali her işi öğrenmek isterdi, ama hiçbir işte de uzun süre sabredemezdi.
Bir gün bakkalın yanında çalışmaya girer, iki gün sonra sıkılıp arkadaşlarıyla
top koşturmaya giderdi. Bir gün berber yanında çırak, bir gün terzinin yanında
yamak! Evdeki herkes onun bu haliyle bir yere varamayacağını düşünürdü.
Serap, bir anne olarak da ne yapacağını bilemiyor; bu çocuk adam nasıl adam olacak diye için için düşünüp duruyordu. Bir gün aklına mahalledeki marangoz Hasan Usta düştü ve hiç vakit kaybetmeden yanına gitti. Komşuluk ilişkilerine de güvenerek, Ali’den bahsetti. Ali de öne çıkıp “Usta, ben çırağın olmak istiyorum!” dedi.
Hasan Usta, Ali’nin geçmişini bildiği için manidar bir tebessümle baktı. Dur bakalım, başımıza neler gelecek diye içinden geçirdi ama ağzından çıkan “Sen yeter ki iste Ali!” idi. “Sadece bir şartım var. Eğer sabredersen ve yılmadan çalışırsan, iyi bir marangoz ustası olabilirsin. Sabırsızlık edersen, diğer çıraklıkların gibi bu da yarım kalır. O yüzden sabredeceğine emin olmam gerekiyor. Çıraklık zamanı, bir mesleğin inceliklerini öğrenmek için büyük fedakârlıklar gerektirir. Sabah sekizde dükkanı sen açacaksın. Ortalığı süpürüp, çayı demleyeceksin. Ben ne dersem sözümden çıkmak yok. Eğer tamamsa, yarın gel başla!” dedi Hasan Usta.
Ali’nin yüzü düşmüştü, hatta ustası konuştukça omuzları çöküyor gibiydi. Hevesi biraz kaçmıştı ama annesine bakınca yüzündeki tebessüm ona tamam dedirtti.
İlk gün Ali, söz verdiği gibi ustasının dediklerini yapıyordu, ancak işler
düşündüğünden çok daha zordu. Elini kesiyor, kan ter içinde kalıyordu. Ertesi
gün de aynı şekilde zorlandı. Bir hafta geçti, ay geçti derken Ali yavaş yavaş
sabrını kaybetmeye başladı.
Arkadaşlarını gördükçe onların peşine takılıp gitmemek için kendisini zor tutuyordu. Artık dayanamayıp ustasının yanına gitti. Ağlamaklı bir ses tonuyla, “Gelen müşteriye çay ikram etmekten yoruldum, üstelik benimle dalga geçiyorlar bu iş çok zor usta. Ben beceremeyeceğim galiba bıçak yapmak değil, bıçak sırtında yürümek gibi bir şey bu.” dedi.
Hasan Usta ona sakin bir şekilde yaklaştı ve eline bir tahta parçası
verdi. “Ali, bu tahta parçasını al. Şu makinanın başına geç ve sabırla bunu
yont ama unutma, bu tahta sabır ister. Eğer sabırsız davranırsan, tahta kırılır
ve işe yaramaz hale gelir. Sabır gösterirsen, onu güçlü bir bıçak haline
getirebiliriz. Bu bıçağı yap sonra istemezsen gelmezsin.” dedi.
Ali, omuzlarını kısa kısa tezgâhın başına geçti. Biraz gönülsüz de olsa elindeki tahtayı şekillendirmek için çalışmaya başladı. Ha bugün bitecek ha yarın bitecek derken günlerce aynı tahta üzerinde çalıştı durdu. Tam yaptım derken sapını kırdı, yarına kesin bitti derken kendi hastalandı. Fakat bu sefer niyete koymuştu artık. Şu bıçak bitmeden ona rahat yoktu.
En sonunda Ali’nin bıçağı bitti. Günlerce uğraşmasına uğraştı, nitekim pek
de bir şeye benzemediğini kendi de biliyordu. Yine de kendini bıçağına keyifli
keyifli bakarken buldu. Onun bu bakışını fark eden ustası, çıraklık tam da
böyle Ali. Günlerce uğraşırsın didinirsin, pek de bir şeye benzemeyen bir şeyi
anca yapabilmişsindir. Yapana kadar başına gelen aksilikler de cabası, ama o
çıraklık eserine şu bakışın seni yarın iyi bir usta yapacak, belli! Ne dersin,
çıraklığını ilk defa sevdin ha Ali?”
Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…
İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…
Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…
İnsanın çıraklıkta göstereceği sabır ustalığının bereketi aslında.
YanıtlaSilEllerinize sağlık, zahmetinden keyif alacağımız çıraklıklar başlatmak dileğiyle…
YanıtlaSilEmeğinize sağlık…insan ilk işe başladığında her şey süper olsun istiyor, ama istediğimizi hemen vermiyor hayat…sabırı bu kadar güzel anlattığınız için teşekkür ederim…
YanıtlaSilKaleminize sağlık farkındalık oluşturan bir yazı. Doğrusu yetişmek mi zor yetiştirmek mi? Her başlangıcın zorlu bir çıraklığı var. ustalık ta alınan keyfin nereden geldiğini bize anlatmanız çok keyif verdi. 🌹
YanıtlaSil