SAVAŞIN GÖLGESİNDE 9 – KIYAS

SAVAŞIN GÖLGESİNDE 9 – KIYAS

ŞAM

Adım Weam. Buraya neden getirildiğimi bilmiyorum. Geldiğimde on dokuz yaşıma yeni girmiştim. Ailemi, evimi, sevdiğim insanları geride bırakmanın acısını çoktan unuttum. On üç yıldır yaşadıklarımdan dolayı acının geçmeyecek bir şey olduğunu zannettim. Zaten bize bu zulmü layık görenlerin niyeti de bu değil miydi? Umudumuzu ve buna bağlı olan inançlarımızı elimizden almak.

Oysaki her şey geçiciydi bu hayatta. Bu korkunç yere gelmeden önce bunu bilmek en zor zamanımda bile bana sakinlik verirdi. Ancak bizi yerin metrelerce altına hapsedenler “Hayır geçmiyormuş işte!” dememizi, inkar etmemizi sağlamak derdindeydi. Zaten niyetleri öldürmek olsaydı, çoktan işimiz biterdi. Hayır hayır! Asıl niyet aşikardı. Umudumuzu almak ve bize dünyada kahrolmayı yaşatmak.

Bir insanın ancak umudunu elinden aldığında onun var olmasının sebeplerini de ortadan kaldırabilirsin. Umudu kesilmeyen insan diri olabilir. Umutları elinden alındığında ise canlılığını git gide yitirir.

KIYAS

Buraya geldiğimde yaşadıklarım anlatılarak algılanamaz. Buradayken üç çocuğum oldu. Anne misiniz? O zaman şunu düşünün. Hiçbir çocuğa masal anlatamadığınız oldu mu? Vakit ayıramadığınız için, canınız istemediği için, gereksiz bulduğunuz için değil. Anlatacağınız çocuk bir zindanda doğduğu için! Masalda kuş deseniz kuşun ne olduğunu bilmediği için. Güneş, gökyüzü, ağaç, toprak ve aklınıza gelebilecek hiçbir şeyi görmediği için. Kıyası olmayan birine gerçeği masal olarak bile anlatamadığınızı düşünün. Hiç algılanmamış olan gerçeklik nasıl idrak edilebilir? O yüzden bir şeyleri anlamak için kıyas gerekir.

Ve sonunda o umudumu almaya çalışanlara galip geldik, şimdi gökyüzüne bakabiliyor ve çocuklarıma masal anlatabiliyorum. 


 DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE ZULMÜN YAŞANDIĞI O ŞEHİR

Ben Bisan. Filistin’li bir gazeteciyim. Savaşın üzerinden 1 yıl 4 ay geçti. Geçen sürede şahit olduklarım zorluydu. Henüz yaşam sürem bitmediği için hala buradayım. Savaşta ikinci kışa girdik. İnsanlar korunaksız çadırlarda yaşamaya çalışıyor ve bu ne kadar sürecek kimse bilmiyor. Bizi zorlayan artık şartların ağırlığı değil. İnsan her şeye alışıyor. Asıl mesele elimizden alınmaya çalışılan şey. Umudumuz

Olumlu veya olumsuz yaşanan bir durum tekrar eder hale geldiğinde insan bitmeyecek, geçmeyecek zanneder. Bize yapmaya çalıştıkları şey tam da bu! Asla geçmeyecek zannettirip dünyada kahrı yaşatmak. Peki bu durumla mücadelede Yaratıcı’dan sonra en çok kimden destek alıyoruz biliyor musunuz? Çocuklardan! Evet evet çocuklar!

Dünyanın gözü önünde zulmün yaşandığı bu küçük sahil şehri, dünyada çocuk nüfusunun en yüksek olduğu yerlerden biri. Savaş ne kadar can alırsa alsın, bir yandan da yeni canların dünyaya geldiği topraklar. Bir ölür bin diriliriz, denir ya tam da öyle.

Bu kadar çok çocuk böyle büyük bir zorluğa doğuyor. Zor olmuyor mu peki? Çocuklar, eğer ebeveynleri tarafından bozulmamışsa, imkanlar azken de süreçlerinden keyif alma marifetine sahiptir. Yeter ki onları gerçek yaşamla iç içe bırakın, yeter ki kıyasları bozulmasın. Bakın, çadırdan sınıflarında ne kadar mutlu ve neşeliler! İşte biz yetişkinler ise içinde bulunduğumuz bu dipte kıyaslar dünyasında, çocuklarımızın bu güzel tepkilerini gördükçe çaba ve mücadele motivasyonumuzu yeşertiyoruz.  

KIYAS

Peki barışın hakim olduğu dünyanın başka yerlerinde durum ne? Ödüllendirilecek doğru düzgün bir başarısı olmayan çocukların bile, karnelerini alır almaz AVM’lerde ve oyuncak dükkanlarında memnun edilmeye çalışıldığı bir öykü içerisindeyiz.  Aman çocuğum hiçbir şeyden geri kalmasın, her şeyi tam olsun diye nice imkanlar sunmuş ebeveynler ve öte yandan içinde bulunduğu şartlardan da bir o kadar memnun olmayan çocuklarla dolu bir öykü bu…

Görünen ve gerçek birbirinden ne kadar da farklı öyle değil mi? Gözlerden yaşlar süzülürken, tebessüm edebilen mutlu kalpler ve zıddında gergin gülümseme ardına gizlenmiş tatminsiz kalpler…


Neden,

Sıradışı bir ilmin,

Sıradışı keyiflerin,

Sıradışı ortamın,

Sıradışı ilişkin,

Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?

Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?

Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. İnsan kıyas yaptığında ne kadar da kalbi acıyor... insan isteklerini kendinden daha alt seviyede olanlarla kıyas edip hayatına aldığında aslında gercek ihtiyaçlarını tespit etmiş olur. Ne çok şey anlattı bizlere Filistin...
    Herkes payına düşeni aldı.
    Kalem güzel, anlatılanlar manidar ve mesaj net. Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Kıyasları bozulmamış çocuklar yetiştirmek kısmet olsun İnşAllah...

    YanıtlaSil
  3. Kaleminize sağlık. Ne de iyi anlatılmış....

    YanıtlaSil
  4. RABbim adaletli algılayıp kıyas sistemimzin de doğru çalışmasını nasip eylesin 🤲

    YanıtlaSil
  5. “Asıl niyet aşikardı. Umudumuzu almak ve bize dünyada kahrolmayı yaşatmak.” Bütün kötülerin ve kötülüğün atasının ortak niyeti. O halde iyilerin de ortak niyeti olmalı; umut vermek ve dünyada umudu yeşertmek…

    YanıtlaSil
  6. Bir yandan hicbir cocuga masal anlatamamak diger yandan masal dunyasinda yasayan cocuklar...

    YanıtlaSil
  7. Her şey geçici yeterki bilincimiz açık olsun

    YanıtlaSil
  8. Ne kadar basit yerlerde moralimiz bozuluyor, yazı için teşekkürler gerçekten çok faydalı bir seri..

    YanıtlaSil
  9. İnsan herşeyin geçici olduğunu bildiğinde daha ümitvari oluyor. Çok güzel bir yazı. Emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  10. Çok güzel bir yazı emeğinize sağlık…insan umutla kaygı arasında ince bir çizgide yaşadığında doğru tepkiler verebiliyor, bu dengeyi bozmamız çok önemli…teşekkürler…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder