HANGİ GÖLGEDESİN?
Her zamanki gibi başladı yeni gün. Komidinde duran telefonun
alarmı çalınca uyandı Merve. Kahvaltı hazırlayıncaya kadar nice sessiz
konuşmalar geçirdi iç dünyasında. Bu aralar sıklıkla hayatı sorguluyor, bazı
karşılaştırmalar yapıyordu.
İçindeki konuşmalar devam ederken; “Sahi” dedi birden, “Her şeyin
bir gölgesi var, acaba iç sesimiz de dış sesimizin bir gölgesi olabilir mi?”
Derken servisin korna sesi ile irkildi, “Hadi bakalım çocuklar
servis geldi, daha fazla geç kalmayın.”
Muhabbetler, gülmeler, didişmelerle yola çıkan çocuklarının rahatlıklarını fark eden Merve, “Bu çocuklara hiçbir dert bırakmamışım, öyle ki gölgelerini görseler ondan bile korkacaklar.” diyerek hayıflandı.
Sahi neydi dert?
En büyük derdimiz neydi bizim?
Bazen evde unutulan bir ödev ya da cep telefonu mu?
Evin kirlenmesi mi?
Havanın fazla sıcak olması mı?
Ya da birden gelen soğuklar mı?
Çocuklar okulda veya evin babası işinde başarısız olduğunda mı
mutsuz oluyordu?
Neydi gerçek olan?
Düşündükçe yeni bir pencere açılıyordu zihninde. Bir süredir insanların birbirleri arasında açılan bu uçurumu düşünüyordu. Kiminin dert dediğini, başka ülkedeki insanlar bir nimet olarak görüyordu.
Aslında yaşadığımız tüm problemler biz çözüm buluncaya kadar bizim için bir dert. Bolluğun gölgesinde yaşarken ya tüm imkanlarımız elimizden alınsaydı? Biz de başka insanlar gibi yokluğun gölgesinde kalırsak ne yapardık?
Savaşın gölgesinde yaşayan insanlar gerçek derde sahipken bizlerse çoğunlukla sahte problemlerimize çözüm arıyoruz. Biz, sıcak odamızda çalışırken çay, kahve ayağımıza geliyor. Onlar ise sıcak bir yerde barınma için çözüm arıyorlar. Çocuklar okulda derslere giriyor, tenefüslerde oynuyor ve kantinden istediklerini alıyorlar. O çocuklar ise, ertesi sabaha çıkabilirlerse bir yerlerden içme suyu bulma peşinde. Belki de yolda rastladığı portakal ağacında portakal kalmışsa kardeşime bir tane koparabilirim diye düşünüyorlar diye derin derin düşüncelere dalmıştı Merve.
Peki biz? İşten dönerken mutlaka markete uğrar, gerekli gereksiz pek çok poşetle
gireriz eve. Poşetlerin içinde,
çocukların en sevdiği şeyleri almayı da ihmal etmeyiz.
Peki ya onlar? Sabah ne yiyeceğim derdinde değiller. Bomba sesleri arasında
geceyi aydınlatan savaşın gölgesinde, bu gece ölmezsek yarın yer değiştirmemiz
lazım diye düşünüyorlar. Sırtındaki
evin, çantanın gölgesinde, her gün yeni bir yere taşınıyorlar. Bazen yıkık bir binanın duvarı gölgesine,
bazen bir zeytin ağacı gölgesine, bazen de bir düzlükte açıyorlar çadırları. Düşündükleri
acı da olsa bir gerçeğe vardıyordu Merve’yi.
Bizler gerçek derdi dert edinmediğimiz sürece, sahte dertlere
çözüm arayan marifetsiz insanlar olarak kalırız. Ta ki, daha büyük gerçek bir
baskıyla karşılaşana dek…
Bir gerçeğin gölgesi, binlerce sahte şeyin gölgesinden daha çok marifetlendirir
insanı.
Bir sabah uyandığımızda, atılan bir bomba ile elimizden alınan
evimiz, son model arabamız, sevdiklerimiz, ailemiz, akrabalarımız. Yahut yıkılan
şehrin ve yerle bir olan sokağın olduğunu düşünürsek.
Şimdi, hangi gölgedeyiz?
Barışın gölgesi mi?
Savaşın gölgesi mi?
İnsan imkanları olmasına rağmen marifetlenmeli ki, elinden
alınınca sığınacağı gerçek gölgeyi ve kime güveneceğini bilsin.
Neden,
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
Bu nasıl güzel bir yazı kaleminize sağlık derdimiz gerçek mi …
YanıtlaSilGerçeğin gölgesinde yaşamak büyük bir farkındalık. Emeğinize sağlık 🌹
YanıtlaSilKaleminize sağlık...
YanıtlaSilGerçek problemi bulanlar ancak gerçek çözümü görenler olacaktır…
YanıtlaSilGerçek derdi dert edinmiyoruz ne yazık ki.. Yazı çok etkili bir yazı, elinize sağlık...
YanıtlaSilElinize sağlık. Çok güzel bir yazı.
YanıtlaSilÇözüm marifetimizi güçlendiren gerçek problemleri görmek nasip olsun
YanıtlaSilEmeğinize sağlık… insan kendi odaklı yaşarsa kendi derdini en çözümsüz dert gibi görür…Gerçek hedefler doğrultusunda dertlenmeyi nasip etsin RABBİM…
YanıtlaSil