BİRLEŞEN OLMAK
Yoğun bir günün ardından Sema kendini koltuğa bıraktı. Çocuklar uyumuş, ev sessizleşmiş, artık onun dinlenme saati gelmişti. Çayını alıp cam kenarındaki koltuğa ayaklarını uzatmıştı. İşteki yoğunluk, evdeki işler derken günün nasıl geçtiğini anlamıyor, akşam olduğunda pili bitmiş gibi hissediyordu. Eline kumandayı alıp kanallarda gezinmeye başladı.
Televizyonda rastgele bir belgesel izlerken buldu kendini. Aslanların yaşamı çok ilgisini çekmişti. Bir aslan sürüsünün nasıl avlandığını anlatıyordu belgesel. Sema şaşkınlıkla aslanların avlanma stilini izliyordu. Avlarını bir süre sabırla izleyip, onların en korunmasız anını bekliyorlardı. O an gelince lider aslan önden gidiyor, peşindeki diğer aslanlar da destek verip avı deviriyorlardı. Ama aslanlar birleşemediklerinde, sürüdeki diğer hayvanlar avın yardımına yetişiyor, aslanlar da avı ellerinden kaçırıyorlardı. Hayvanların hayatından ne çok öğrenilecek şey vardı hakikaten diye düşündü. Peki ya biz insanların hayatı da öyle değil miydi? Hayatın genelinde işler böyle ilerlemiyor muydu?
Sema
çalıştığı firmada yöneticilik yapıyordu. İş yerinde yükü ağırdı, işleri
yetiştirmekte zorlanıyordu. Çalışanlar görevini tam olarak yapabilse o da biraz
rahatlayacak, nefes alacaktı. Fakat ekip birbirlerini şikâyet edenler, yaptığı
işin zorluğundan yakınanlarla doluydu. Bir proje yetiştirileceği zaman herkes
birbirine paslamaya çalışıyor, birlik olup da ortak çözüm üretmeye kimse yanaşmıyordu.
Hatta birlikte çalışmaları gereken bir görev verildiğinde, hata yapıldığında da
kimse üstüne alınmıyordu.
Sema’nın sürekli ekibini takip edip, toparlaması gerekiyordu. Yoksa işler içinden çıkılmaz bir hal alıyordu. Sonra çocuklar geldi aklına. Evde de durumlar çok farklı değildi çünkü. Çocuklar odalarını toplamak istemiyorlar, dağılan oyuncaklar içinse birbirlerini suçluyorlardı. Boşalan bardağına çay doldurmak için kalkarken, karşısındaki aynada görüntüsüne baktı derin derin. “Neden bu problemleri yaşıyorum?” diye kendine sordu. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirse Sema bu kadar yorulmayacaktı. Bir belgesel onu alıp da nerelere götürmüştü.
Geçenler de bir kurabiye yaparken, evde yumurta kalmadığını fark etmişti. Olsun yumurtasız da olur dese de bir türlü birleşmiyordu malzemeler. Yumurtanın dahi birleştirme gücü vardı hayatta. Neden insanoğlu bir türlü birleşmeyi başaramıyordu? Oysaki atalarımız ne demişti;
“Birlikten
kuvvet doğar.”
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var.”
Ne güzel
anlatmışlardı birleşmenin, gücünü, bereketini, kolaylığını… Sonra limon aklına
geldi. Yeri geldiğinde salataya ekşilik veriyor. Yeri geldiğinde yazın sapsarı
bir dondurmaya dönüşüyordu. Suyunu sıkınca limonata, duvara asınca mis gibi
kokusuyla ortama ferahlık veriyordu. Neyle birleştirirsen, ne sorumluluk
verirsen onun şekline bürünüyor, girdiği rolün hakkını veriyordu.
İnsanoğlu
dışındaki diğer canlılar birleşmekte hiç de sorun yaşamıyor, kıvamına göre
şekil alıyordu.
Yaratılan her şey bize bir şeyler öğretiyor. İnsan çevresine biraz dikkatlice baksa, deneyim transferi yapsa belki de birçok probleminin çözümünü görebilecekti. Nitekim Sema da bütün bu yaşadıklarını değerlendirdiğinde, aslında ortak problemin ne olduğunu fark etti. Sürekli bir yerlere yetişmeye çalışıyor, fakat tek başına her şeye yetişmesi mümkün olmuyordu.
Yaratılış
itibariyle hepimizin birbirinden farklı ihtiyaçları kadar becerileri de var. Aynı
zamanda her şeyi kendimiz yapabilecek kadar ne güçlüyüz ne de zamana sahibiz. Dolayısıyla,
birleşen olmak önemli. Birleşen olmanın en öne çıkan avantajları, insanların birbirlerine
yük olmayışı, aksine birbirlerini motive ediyor olması. Sonuç olarak yorgunluk
ve şikayetlerin azalması. Başarıya giden ana yollardan biri de birlik
olabilmektir. Çünkü, birleşen olmak tek başına olmaktan daha verimli
sonuçlar doğurur.
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
İnsanoğlu dışında diğer canlılar birleşmekte hiç sorun yaşamıyor. Ama insanoğlu, ahhh insanoğlu…
YanıtlaSilNefsine yenil düştüğü her yerde sınavını kaybediyor, RAB binden uzaklaşıyor.
Emeğinize sağlık…birleşen olmak tek başına olmaktan çok daha verimlidir. Ne kadar güzel bir tespit… Teşekkürler…
YanıtlaSilBize ille de birey olun denilen bir çağda şöyle bi diğer canlılara bakmamız yetecekti oysa. Ama keşke ilk baktıklarımızı ilk bakışta görebilseydik.
YanıtlaSilBir araya gelmek değil de birleşen olabilmek çok kıymetli umarım başarırız, elinize sağlık bu güzel yazı için
YanıtlaSilNet :)))
YanıtlaSilBirleşmenin bereketini kazananlardan olalım inşALLAH
YanıtlaSilEmeğinize sağlık… birleşen olmak çok kıymetli…
YanıtlaSilBirleşen olmanın yolu yük olmaktan değil yük olmaktan geçiyor o zaman :)
YanıtlaSilBir işte başarılı olmanın yolu birleşmekten geçiyor. “Birlikten kuvvet doğar.” Ne kadar da doğru bir söz. Elinize sağlık.
YanıtlaSilHayırda birleşenlerden olmak duasıyla... Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilDeneyim transferi haytımızı kolaylaştıran bir yöntem. Hayatımzı kolaylaştıran bir diğer yöntem de birleşen olabilmek.
YanıtlaSilBirleşen birden üstündür..
YanıtlaSilbir masif ağaç parçalarına bölünüp yeniden birleştirilirse eskisinden daha da kuvvetli oluyor // yasayı bilene kadar masif dayanıklıdır derdim. şimdi şunu diyorum parçalarına ayrılıp yeniden birleşen masiften daha dayanıklıdır. test edileni test etmeye gerek yoktur ancak inanmak için irdelemek gerekir
YanıtlaSildaha iyi bir ben için birleşmeyi düşünmez misiniz?
“Her şeyi kendimiz yapabilecek kadar ne güçlüyüz ne de öyle bir zamana sahibiz.”
YanıtlaSilİnsan geçte olsa bunu anladığında hayatındaki birçok taş yerinden oynayabiliyor.
Kaleminize sağlık…
birleşemeyen rüzgarların puf çiceciğini dagıtması gibi puuuufff olur gider... uyumsuz olan oldugu yerde barınamaz...
YanıtlaSilBirleşmenin bereketini hissedebilmek ümidiyle
YanıtlaSilKaleminize sağlık
YanıtlaSil