SAVAŞIN GÖLGESİNDE # 7 – PES ETMEMEK

SAVAŞIN GÖLGESİNDE # 7 – PES ETMEMEK

İSTANBUL

Bugün caddenin kalabalığını, insanların telaşını fark edemeyecek kadar dalgındı Zeynep. “Bakalım bugün beni neler bekliyor?” diyerek çıkmıştı evden. Ne zaman işi öğrenci işlerine düşse bir gerginlik ve endişe sarardı onu. Üç farklı dahili numaraya da ulaşılamaz, sorunu olan da sorusu olan da yola düşmek zorunda kalırdı. Gitmek yeterli olsa ona da razıydı. Bir de üzerine, sırada onca bekleyen olmasına rağmen görevlinin sürgülü bölmesi tıklanmadan  aralanmazdı. Birkaç kere tıklansa da geleni uzun bir süre bekletir, kimse yokmuş gibi işlerine devam ederlerdi. Öyle ki bekleyen duyulup duyulmadığıyla görülüp görülmediğiyle ilgili şüpheye düşerdi. Daha sonra sürgü aralanır, göz teması kurulmadan güçlü ve sert bir sesle karşılık verilirdi: “Evet!”

PES ETMEMEK

Nasıl oluyordu da her dönem yolu bir şekilde buraya düşüyordu. Kendisini sürekli farklı bir problemin içerisinde, olan biteni açıklığa kavuşturmaya çalışırken ve söylediklerinin gerçekliğini ispat etmeye çalışırken bulurdu. Gerçekten öyleydi. Şimdiye kadar yaşadıkları bir bir gözünün önünden geçti.

Geçen sene otomasyon sistemindeki bir hatayı fark etmişti, dönem sonu ortalaması yanlış hesaplanmıştı. Hesaplamayla ilgili verilen bilgi doğrultusunda apaçık bir yanlışlık vardı ve hatadan dolayı üst dönem dersleri kendisine açılmayacaktı. Durumu danışman hocasıyla paylaşmış ama o da bir yanlışlık olmadığını ileri sürmüştü. Zeynep ise çok emindi. Öğrenci işleriyle görüşmeye karar vermişti. Durumu izah etmeye çalışmış ama anlatamamıştı. Onlar da hesaplamanın yanlış olmadığını düşünmüşlerdi.

Haftanın sadece belirli günleri gelen otomasyoncuyla görüşmesi ve derdini ona anlatması istenilmişti. Birkaç kere kendisini o günlerde beklediyse de bulamamıştı. Durumu kabullenip kabullenmemek arasında gidip gelmişti. Sonrasında yine benzer şeyler yaşadığı bir günü hatırlamıştı ve annesinin o gün söylediklerini.  Neden kendini eliyor, sonuna kadar üzerine düşeni yapmıyorsun? Sen elinden geleni yap, ne olacağını bilemezsin!” Zeynep bu mücadeleyi verirken kendi sorusuna yanıt verecekti. Fakat hayatın ondan beklediği acaba bu muydu?

Zeynep kalkıp hazırlanmış ve okula tekrar gitmişti. Otomasyonla ilgilenen görevli oradaydı. Durumu anlatmış, inceleyeceklerini söyleyerek onu göndermişlerdi. Ertesi gün sistemi kontrol ettiğinde hatanın düzeltildiğini, üstteki derslerinin açıldığını görmüştü.

PES ETMEMEK

Şimdi ise benzer bir şey daha yaşıyordu. Başka bir üniversitenin yaz okulundan aldığı dersin notu sisteme yanlış bir şekilde aktarılmıştı ve dersten kalmış görünüyordu. Bu durum maalesef bir senesinin daha uzamasına neden olacaktı.  Oysa derslerin içerikleri, kat sayıları, puanlama sistemi tamamen aynıydı. Bu şekilde sonuçlanmasını gerektirecek hiçbir farklılık yoktu. Öğrenci işleriyle görüşmek için yola çıktı. Vardığında durumu anlattı, yine benzer bir tavırla karşılaştı: “Herhangi bir hata söz konusu değil.” Denilmişti. Zeynep ise yine çok emindi. Bir kez daha anlatmayı denedi. Görevli elindeki 5 sayfalık listeyi kaldırıp; “Bak bu listeyi görüyor musun? Bu listede 82 kişi var, eğer senin dediğin doğru olsaydı herkesin notunu tek tek değiştirmem gerekirdi. O şekilde hesaplanmıyor!” dedi. Bu cümle artık konunun ilkinde yanıtlanan sorudan daha büyük bir mesele olduğunu gözler önüne seriyordu.  Başta kendisi için verdiği mücadele şimdi başkalarının ihtiyacını giderecekti. Üstelik o 82 kişi böyle bir mücadele verildiğinden haberdar dahi değildi.

Teşekkür edip oradan ayrılırken hayatın ondan beklediği şeyi düşünüyordu. Mücadele et ama öncelikle kim için?  “Dekan yardımcısıyla görüşmek istiyorum.” diyebildi. Odasına doğru giderken kendisiyle yolda karşılaştı ve durumu izah etti. Dekan yardımcısı dilekçe yazmasını, anlattıklarını orada da belirtmesini istedi. Dilekçesini yazıp öğrenci işlerine teslim etti ve evin yolunu tuttu. İçi çok rahattı, yapabileceği her şeyi yapmıştı. Geriye sadece beklemek kalmıştı.

Zeynep her gün sisteme giriş yapıyor, bir değişiklik olup olmadığını kontrol ediyordu. Üç gün sonra karşılaştığı manzarayla mutluluktan gözleri dolmuştu. Notu düzeltilmişti ve sadece onun değil 82 kişinin notu tek tek düzeltilmişti. Bir kez daha emin olmuştu artık; tüm süreçlerinde hayat ona bir şey öğretiyordu. Mücadelesine başkalarının ihtiyaçlarını dahil edenlerin kendi zorlukları muhakkak giderilirdi.

 

DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE ZULMÜN YAŞANDIĞI O ŞEHİR

Biter zannedilen zorluk katlanarak devam ediyordu. Bir yıldan fazla zaman geçmiş, nice aile nüfustan silinmiş, yaşayanlar şehit olacakları zamanı bekliyordu. Bomba darbeleriyle viraneye dönmüş bir evin telefon çeken bir köşesinde Ahmed bir şeylerle uğraşıyordu. Savaşın başından beri ailesine, akrabalarına, komşularına ve daha nice tanımadığı insana destek olmak için koşturuyordu. Kimi zaman üç günde bir yediği yemeği dört günde bir de yesem olur diyerek kısıyor; kendi payını yeğenlerine veriyordu. Arkadaşı yanına gelip ne yaptığını sorduğunda gözlerinde büyük bir mücadele isteği aşikardı. Elindeki telefona gözlerini dikmiş bir şeyler yapmaya çalışıyordu.

PES ETMEMEK

“Ne yapıyorsun Ahmed?” diye sordu arkadaşı.

“Yemin ederim bana inanmayacaksın. Gazze’den Sudan’a para göndermenin bir yolunu arıyorum. Oradaki savaşta mağdur olan bir kız kardeşimiz bizden yardım istiyor. Ve biz yardım isteyeni geri çeviremeyiz” dedi.

“Ama Gazze daha muhtaç…” diyebildi arkadaşı usulca.

“Evet bizim de ihtiyacımız olabilir. Burada kalanlar için nasıl mücadele veriyorsak; bizden yardım bekleyen her insan için elimizden geleni yapacağız.” yanıtını aldı.

Arkadaşı bu durumu anlamakta biraz zorluk çekmişti ama Ahmed’in tavrına ve netliğine olan hayranlığını da gizleyemedi. Sadece kendini düşünmek için daha ne kadar büyük bir zorluk yaşayabilir insan diye düşündü. Acaba kendi zorluğuyla uğraşmak yerine başkaları için mücadele vermek mi Ahmed’i bu denli güçlü kılıyordu.

İnsanın yaşadığı her süreç mücadelesinde kararlılığını ölçer. Nice kararlı cevap vardır ki sadece kendi problemimizi ortadan kaldırır.  Aynı soruya cevap vermek zorunda olup, gücü yetmeyenler? Kendisine gelen soruyu bireysel bir cevapla yanıtlayacağı yanılgısına düşebilir insan. Fakat eğer doğru cevap verilmiş olsa hayat aynı soruyu tekrar tekrar sormaz. Belli ki hayatın bizden beklediği bambaşka bir yanıttır.

İnsan düşünür. “Acaba benim verdiğim mücadele ziyan mı oluyor, neden burayı geçemiyorum?” diye. İnsan her zaman potansiyelinin, mücadele marifetinin farkında olmayabilir. Hayat ısrarla aynı soruyu sorduğunda; acaba biraz düşünmemiz mi gerekiyor? Kim bilir belki de bu ısrarlı sorular, cevap verme gücü olmayan, yeterince çaba ve mücadele gösteremeyenlerin destekçisi olmamız beklendiği için mi bize denk geliyor acaba?


Neden,

Sıradışı bir ilmin,

Sıradışı keyiflerin,

Sıradışı ortamın,

Sıradışı ilişkin,

Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?

Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?

Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?


"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. "Sadece kendini düşünmek için daha ne kadar büyük bir zorluk yaşayabilir insan diye düşündü" Nasıl bir kalite ki en insani ihtiyaçlarını bile öteliyor baskalari için....

    YanıtlaSil
  2. EMEĞİNİZE SAĞLIK... YİNE ÇOK ETKİLEYİCİ BİR YAZI OLMUŞ...
    ASLINDA İNSANIN YAŞADIKLARINA BİRAZ DİKKAT EDEREK BULMASI GEREKEN BİR FARKINDALIK OLMUŞ... TEŞEKKÜRLER...

    YanıtlaSil
  3. Ne için ve neyle ilgili mücadele veriyoruz hakikaten çok büyük bir mesele kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  4. Nasıl güzel bir ilişkilendirme olmuş.. Seriniz çok etkileyici, devamını bekliyoruzz

    YanıtlaSil
  5. Neden kendini eliyorsun? İnsanın doğru yolda en çok sorması gereken soru?

    YanıtlaSil
  6. Hayatta karşılaştığımız her olayın, işaretin bize anlattığı bir mesaj var. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Farkındalık oluşturan bir yazı... Kaleminize, yüreğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  8. Acaba kendi zorluğuyla uğraşmak yerine başkaları için mücadele vermek mi Ahmed’i bu denli güçlü kılıyordu... kesinlikle öyle!

    Kim bilir belki de bu ısrarlı sorular, cevap verme gücü olmayan, yeterince çaba ve mücadele gösteremeyenlerin destekçisi olmamız beklendiği için mi bize denk geliyor acaba?... kesinlikle öyle!

    YanıtlaSil
  9. Sadece pek azı…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder