Bİ' YÜRÜYÜŞE NE DERSİNİZ?
Güneşli
bir günün sabahında, kuşların cıvıltısına uyanıp kendisini evin bahçesine
atmıştı. Serpil on yedi yaşında, yerinde duramayan, enerji dolu bir kızdı. O
sabah da diğer sabahlar gibi erkenciydi. Hemen yan komşuları olan yakın
arkadaşı Emel’e seslendi, “Emel! Uyan da gel birlikte bahçede kitap okuyalım.”
Emel; “Bugün
cumartesi, okul tatil. Misler gibi öğlene kadar uyumak varken neden kendine bu
eziyeti ediyorsun? Ben gidip uyuyacağım sen oyna.”dedi ve sıcak yatağına geri
döndü.
Serpil
için yaşam stili haline gelmişti erken kalkmak ve hemen bir işe koyulmak. Öğlene
doğru uyanan Emel nihayet Serpil’in yanına gelebilmişti.
Emel; “Yarın
lisenin ilk günü ve ben çok heyecanlıyım. Erken uyuyup servisi kaçırmamam gerekli.
Yaa Serpil, sen de servis kullansaydın ne güzel birlikte gidip gelirdik.” diye
iç geçirdi.
“Çok kısa
bir mesafe için yürümek varken neden araç kullanayım ki?” dedi Serpil
gülümseyerek.
Emel; “Sen
vücudunu çok hırpalıyorsun inan ki erken yaşta çöküp kalacaksın, bak demedi
deme!”
Serpil; “Sen
beni dert etme! İşleyen demir pas tutmaz, diye boşuna dememişlerdir herhâlde. Emelciğim,
insanın hareket ettikçe edesi geliyor. Güne böyle başladıkça yorgunluk değil
aksine bir keyif geliyor ki sorma gitsin. Yürüdükçe mesafeler kısa gelmeye
başlıyor. Başında tabi ki zor ama bir alıştım mı tamamdır. Yapmazsan rahatsız
oluyorsun bu kez de.
Annem de
bana kıyamaz. Ne zaman yürüdüğümü görse, o da senin gibi düşünüyor. Aslında
kendi acı çektiği için benim de acı çekeceğimi düşünüyor. Ahh canım annem! Bilse
ki yürümeye bir başlayıp alışabilse, şu dizlerinin ağrısından kolayca
kurtulacak ama...
Oysaki düzenli
yürüyüş yapmak insanı canlandırıyor. Düşünsene akan su, kir tutar yahut kokuşur
mu? Bırak içmeyi oturup izlemesi bile insana keyif veriyor. Durağan su öyle mi
peki? Birikmiş, hareketsiz olduğundan zamanla ne olur? Kirlenir, yosun tutar,
bulanıklaşır ve kokuşur. Yanında bile durmak istemezsin.
İnsan da
öyle değil mi? Hareket edenle durağan olan bir olabilir mi? Hatta hareket
durunca, insan çürümeye başlıyor.” diye cevap verdi arkadaşına.
Yıllar hakikaten
de su gibi akıp geçti. 45 yıl dile kolay! Birlikte başladıkları lise hayatının ardından
üniversite, iş hayatı, yuva kurmak derken yakın iki arkadaş uzak düştü. Ayrı
şehirlerde kurdukları düzen yıllarca görüşmelerine en büyük engel olmuştu. Ancak
en sonunda Serpil ile Emel bir araya gelebildi.
Emel; “Gözlerime
inanamıyorum! Serpil ne kadar da dinç kalmışsın. Yıllar resmen seni teğet geçmiş.
Nasıl da genç görünüyorsun, bir de bana bak çöktüm resmen, ah işte hayat adil
değil her zaman!”
Emel’in kızı
da ekledi hemen; “Ne kadar da şanlısınız Serpil Teyze. Bu yaşta böylesine atik,
diri kaslı bir bedene sahip olmak bir ayrıcalık.” dedi hayran hayran bakarak.
Serpil; “Hanımlar, aslında hepimizin doğru bildiği yanlışlardan biri de sporu bir hobi olarak görmemiz. Halbuki spor düzenli zaman ayırmamız gereken hayatın bir parçası olmalı. Hareketi hayatımıza kattıkça, sadece anatomimiz ve sağlığımız düzelmiyor. Aynı zamanda nörolojik olarak da gelişiyoruz. Mesela düzenli yürüyüş ya da spor yapan biri, herhangi bir problemle karşılaştığında çözüme ulaşamadığı vakit, tamam o zaman diyip hemen vazgeçmiyor. Aksine azimlenip, farklı yollardan o adrese ulaşmaya çalışıyor. Bu durum da onu hayatının genelinde tuttuğunu koparan biri haline dönüştürüyor.
Öte
yandan insan spor yaptıkça vücudundan zehiri de atmaya başlıyor. Vücudumuzdaki
zehir oranı azaldıkça bağışıklığımız artıyor. Böylelikle bağışıklığımızı güçlendirmek
için başvurduğumuz anlık, günü kotaracak çözümlere de iş kalmıyor. Özellikle
sonbaharın şu güneşli son günlerinde, açık havada yürüyüş yapmak aynı zamanda
vücudumuza D vitamini takviyesi de oluyor.
Hayatta
durağanlık yok! Bir
ayakkabı bile kullanılmadığında bir süre sonra parçalanıp, kendini imha ediyor
öyle değil mi? Hadi bakalım! Bu kadar oturduğumuz yeter, kahvelerimiz bitirip şöyle
hep beraber güzel bi’ yürüyüş yapmaya ne dersiniz?”
Neden,
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
“İnsan spor yaptıkça vücudundan zehiri de atmaya başlıyor. Vücudumuzdaki zehir oranı azaldıkça bağışıklığımız artıyor. Böylelikle bağışıklığımızı güçlendirmek için başvurduğumuz anlık, günü kotaracak çözümlere de iş kalmıyor.”
YanıtlaSilKesinlikle…
Kaleminize sağlık…
Serpil'e katılıyorum;
YanıtlaSildüzenli hareket etmek ya da yürüyüş yapmak insana zindelik veriyor, sağlığını koruyor, kendini iyi hissetmesini sağlıyor..
Harekette bereket var..♡
Emeğinize sağlık.
evet hadi yürüyüşe...
YanıtlaSilYürüyüşe çağıran arkadaş ne güzel arkadaş... harekete geçiren azim ne güzel azim...
YanıtlaSil