BİR DAKİKAN VAR MI?
Şu şehrin gürültülü ve karmaşık hayatından uzaklaşmıştım sonunda. “Nihayet!” dedim kendi kendime. Uzun zamandır kovaladığım fırsatı yakaladım. Sessiz ve küçük bir deniz kasabasında yaşayan annemin yanına gelmiştim.
O sesizlikte
kuşların birbiriyle muhabbetleri, cıvıltıları
daha da bir etkileyiciydi. Keşke yıllardır yurtdışında yaşayan ikizimle muhabbet
içinde olabilsem diye düşündüm.
Aynı anadan doğan, beraber büyüyen ama apayrı yollardan hayatına devam eden iki kardeştik Selin ile. Uzun zamandır birbirimize bir nasılsın mesajı göndermeye bile vaktimiz olmamıştı.
Buraya
gelince anlamıştım aslında ne kadar da birbirimizden uzak kaldığımızı.
İkizimle ilişkimizi düşünürken, elimde telefon bir yandan da gördüğüm kuşu araştırmaya çalışıyordum. Sabahın o güzel saatinde beni heyecanlandıran, hem eğlendiren hem de kendime sorular sordurtturan bu kuşu bulmaya çalışıyordum. Karşıma onlarca farklı kuş çıkmıştı.
İlk karşıma çıkan muhabbet kuşları, rengarenk tüyleri, sevimli sesleri ve eğlenceli kişilikleri ile dünyaca tanınan en popüler evcil hayvanlardan biridir. 6-8 aylıkken konuşmaya başlayabilir ve zamanla yeni kelimeler ve cümleler öğrenebilirler. Kısacık ömürlerine daha neler sığdırıyorlar acaba?
Bizi diğer canlılardan farklı kılan belki de en önemli şeylerden biri zamana olan tepkimiz. Tırtıl, kelebek olabilmek için zamanını israf etmez. Civciv yumurtadan çıkar çıkmaz hemen hayata karışır. Bir fidenin meyvesini verebilmesi için olgunlaşmaya ihtiyacı vardır. Gündüzün geceye dönmesi gibi yaz da kışa geçerken, zamana ihtiyaç duyar. Dolayısıyla her şeyin bir zamanı ve zamana ihtiyacı vardır.
Biz
insanların da ilişkilerinde birbirilerine karşılıklı zaman ayırmaya ihtiyacı
var, öyle değil mi? Kimi zaman somut kimi zamansa soyut ihtiyaçlarımız ya da
isteklerimizi gidermek için. Bir tebessüm, bir hal hatır telefonu, azıcık bir
ilgi gördüğümüzde ne hoşumuza gidiyor. Mutlu oluyoruz.
Ancak özellikle şu son yıllarda “Ay hiç sorma, biliyor musun başımı kaşıyacak zamanım yok!” bahanesi ile her açığı kapatmaya çalışıyoruz. “Keşke” cümleleri arttıkça, kaybettiğimiz zamanın acısını derin bir nefes alıp oflayarak yaşıyoruz. Belki kazancımız iyi olsun, başımız ağrımasın, kendi başarı ve mutluluğumuza odaklandığımız için birbirimizi çokça ihmal ediyoruz. Sonuç olarak, çevremizdekilerin ihtiyaçlarını görmezden geliyoruz. Zaman akıp geçiyor, ancak hayal kırıklıkları kolay kolay unutulmuyor.
Peki,
hiç düşündük mü bizim ne kadar zamanımız var?
Tüm
dünyamızı versek de bir dakikasını bile geri alamadığımız zamanı nasıl
kullanıyoruz?
Doğru
kullanamadıktan sonra o “anlık” mutlu ya da başarılı olmanın ne anlamı var ki?!
İnsanın
yaşadığı hayatı andan ibaret olarak düşünmesi ve oraya sığdırması ne acı. Oysaki
ver ki vermediğini gör. Yani biz en değerli imkanlarımızdan biri olan zamanımızı,
bir başkası için ayırabildiğimizde bizim de zamanımız çoğalıyor. Hatta o
harcanan vakite karşılık nice güzelliklerle karşılaşıyoruz. O zaman anlıyor insan, şu üç günlük dünyada meselenin zamanını tamamlamak olmadığını...
Bilakis onu nasıl değerlendiriyor olduğunu. Keşke iş işten geçmeden fark
edebilsek, değil mi?
Neden,
Sıradışı bir ilmin,
Sıradışı keyiflerin,
Sıradışı ortamın,
Sıradışı ilişkin,
Ya da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
Bireyselleşen dünyada neredeyse her insanın kendisini düşündüğü yerde, başkasını düşünebilmek ne yapıyor acaba demek büyük bir adım. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilZaman bitmeden değerlendirenlerden olalım …
YanıtlaSilİyi olabilmek için iyi olanların bedellerini ödemek gerek... Çok güzel bir yazı olmuş yüreğinize sağlık 🌸
YanıtlaSilTek geri alınamayan şey zaman ve biz o koştumacada farkında bile değiliz. Keşke insanların en çok kullandığı cümle olmasaydı keşke :(
YanıtlaSilVer ki veremediğini gör! Ne kadar umut dolu bi cümle. O halde bize ezberletilen zaman anlayışını bi kenera bırakıp, zamanın ne kadar genişleyebildiğini keşfetmek gerek. İhtiyaç giderirken.
YanıtlaSilÇok farkındalık oluşturan bir yazı. Kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkür ederiz bu güzel yazı için, kaleminize sağlık...
YanıtlaSil