AH ŞU DUVARLARIN DİLİ OLSA DA KONUŞSA

 AH ŞU DUVARLARIN DİLİ OLSA DA KONUŞSA

İş yerinden eve dönmek için durakta bekliyordu. Otobüs birkaç yolcu ile yanaşmıştı Zeynep’in bineceği durağa. Hemen iki kişilik koltuğun cam kenarına oturuverdi. Kafasını cama yaslayıp, müzik kanallarını gezerken dışarıyı izlemeye başladı.

AH ŞU DUVARLARIN DİLİ OLSA DA KONUŞSA

Radyoda çalan şarkı “Şarkılarla ağladık, şarkılarla güldük” diye söylüyordu.

Dudağında hafif bir tebessüm belirse de gözleri dolu dolu olmuştu. Henüz ayrılığın travmasını atlatamamıştı Zeynep. Otobüs trafikte beklerken, Haluk’la yaşadığı günlere doğru dalıp gitmiş,Ahh şu duvarların dili olsa da konuşsa” dediği zamanlar aklına gelmişti.

Haluk ile üniversite bitmeye yakın tanışmışlar, kısa sürede de evlenmeye karar vermişlerdi. Annesi Haluk için;

- Ağzından lafı kerpetenle alıyoruz. Senin gibi cıvıl cıvıl bir kadın nasıl yapar bu adamla? Bak şimdi onun da hakkını yemeyelim iyi yetişmiş terbiyeli, saygılı bir çocuk. Ama çok kendi halinde, çok ağır kanlı diyip dururdu.

Evliliğin ilk dönemleri, pek bir şey anlayamamıştı Zeynep. Ancak zamanla annesinin haklı olduğunu anlamıştı. Ona göre her şey konuşarak halledilebilirdi. Ne var ki bunu eşiyle yapamıyordu! Haluk pek konuşmayı sevmez, uzun uzun konuşmaları dinlemekten de pek hoşlanmazdı.

Zeynep, son zamanlarda kendi kendine tartışıp sonrasında da “Haksızlık mı ediyorum acaba?” diye düşünüp kendi kendine küsüp sonra da barışır olmuştu. Aslında yaşadıkları problemler incir çekirdeğini doldurmayacak türdendi. Haluk’un konuşmayı sevmemesini o kadar dert eder hale gelmişti ki, “Bu adam artık beni sevmiyor…” demeye kadar gitmişti  bu durum. Haluk’la konuşamayınca, kendini odasına kapatır, duvarlara içini dökerdi. Ondandır ki, evliliğini düşündüğünde ilk aklına gelen cümle, “Ahh şu duvarların dili olsa da konuşsa” olurdu.

AH ŞU DUVARLARIN DİLİ OLSA DA KONUŞSA

Trafiğin bir türlü akmamasından iyice bunalmıştı Zeynep. İki durak önce indi ve yürümeye başladı. O sırada omzuna dokunan bir el ile irkildi.

- O kadar dalmışsın ki, seslendim ama duymadın kızım. Hayırdır ne bu dalgınlık, Karadeniz’de gemilerin mi battı? diye takıldı eski komşusu Serpil Teyze.

Zeynep’in ve Haluk ile ayrıldıklarını duyduğunda çok üzülmüştü.

- Emin misin kızım, bir daha mı düşünsen? Seni anlıyorum, birbirinizden farklısınız ama evlilik beraber harmanlanmak değil midir zaten? İnsan eşini kendine benzetmeye çalıştığı kadar, kabul etmeye çalışsa belki de ayrılıklar hiç olmayacak. Atalarımızın dediği gibi “Boyumca buldum da, huyumca bulamadım.” Kendin gibisini ararsan, ellerin hep boş kalacak.  

Serpil Teyze, Zeynep’i üzmemek için direkt ona söylemek yerine genelde ortaya konuşmayı tercih ederdi. Birlikte ağır adımlarla yürümeye devam ettiler. Haluk’un konusunu bile açmadı Serpil Teyze. Gençlerden, gençliğin gidişinden anlattı yol boyu.

AH ŞU DUVARLARIN DİLİ OLSA DA KONUŞSA

- Gençlik ne istediğini bilmez oldu kızım. Her şeyin bir oluru var, öyle değil mi? Elma elmadır, armut da armut. Elma ağacı, armut versin istiyorlar. Olmayacak isteklerle hayat geçmez, mutlu olamaz insan. Ben sana söyleyeyim kızım, aslında hayat zor değil ama olmayacak isteklerimiz bizi böyle üzüyor.

Konuşma orada bitmişti Zeynep için. Aslında evlilik boyunca kendi yaptığı şeyin de elma ağacından armut istemek olduğunu fark etmek, canını sıkmıştı. O dönem aklından geçen düşünceleri hatırladı: 

- Yoksa artık beni sevmiyor mu?

- Hayat bana ceza olsun diye vermiş olabilir mi bu adamı?

- Bana gıcıklık olsun diye mi yapıyor yoksa?

- Anne sözü dinlemezsen olacağı buydu işte!

- …

Peki, hiç düşündük mü, hayat bize ne mesaj veriyor diye?

8 milyara yakın insanın anlaşılmayı beklediği şu dünyada, biz birilerini anlamaya çalıştık mı hiç?

Anlamak ya da anlaşılmak sadece benzerliklerle sınırlı olabilir miydi?

İnsan neden sadece kendisine benzeyenle ilişki kurmak ister?

Neden karşıdakini kendisine benzetmeye çalışır? Elma ağacından armut istercesine…

Aslında insan hep kolay olanı seçer. Karşımızdakinin davranışını kabul etmek veya kendinde bir şeyleri değiştirmek yerine karşısındakini değiştirmeyi ister. Oysaki ilişkide olduğumuz kişileri değiştirmeye gücümüz yeter mi?


Her gerçek, heybesinde bir bedel taşır…

İnsanların çoğu, o bedeli ödemek istemediği için gerçeği de reddeder…

Dolayısıyla insan, mutlaka yüzleşeceği bedelleri büyütmüş olur…

"Deneyimsel Tasarım Öğretisi" insanın gerçek amacını amaç edinmiştir. 
Doğru karar alabilmek, doğru seçimler yapabilmek için insanı açık bir bilince yönlendirir. Problemlerin gerçek çözümlerine yönelik stratejiler verir.

"Kim Kimdir" ile başlayan, "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" ile devam eden programları insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

Yorumlar

  1. “Boyumca buldum da, huyumca bulamadım.” Ne güzel bir söz. İnsan eşini değiştirmek için uğraşır ama problemin çözümü bu değil. Birbirimizin farklı olduğunu kabul edebilsek her şey daha kolay olacak aslında. Elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  2. İnsan neden karşısındakini kendine benzetmeye çalışır?ampulü yakan cümle oldu benim çin kaleminize sağlık cok güzel bir yazı olmuş!

    YanıtlaSil
  3. Herkes kendi penceresinden baktığı için problemlerin çözümünü görmekten çok uzak..

    YanıtlaSil
  4. Bilmez ki insan neyi değiştirmek isterse kendi ona dönüşür bir süre sonra ya da ellerinin boş kalacağını…

    YanıtlaSil
  5. Aslında hayat zor değil ama olmayacak isteklerimiz bizi böyle üzüyor.
    Ne kadar öz bir cümle…
    Anlayabilmek dileğiyle🤍

    YanıtlaSil
  6. ilk evlenirken adamın neyi hoşuna gitmişti acaba? büyük ihtimalle sessiz ve sakin oluşu... ama bu sessizlik evlendikten sonra batmaya başlamış. biz buradan ne ders çıkartıyoruz? E.Ö (evlenmeden önce) beğendiğin şeyi E.S. beğenmeyebiliyorsun yüksek ihtimal kesin beğenmeyeceksin. Ona göre tolere edebileceğin bir özellik olmasına dikkat et... :)

    YanıtlaSil
  7. Anlamak ya da anlaşılmak sadece benzerliklerle sınırlı olabilir mi?
    Kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  8. Tanımak deyip geçtiğimiz şeyin aslında ne kadar önemli olduğunu anladığımızda gerçekten İnsan Tanıma yı öğrendiğimizde o sabır ve şifayı tadıyoruz

    YanıtlaSil
  9. Kaleminize sağlık 👏

    YanıtlaSil
  10. Gücümüz ilişkide olduğumuz insanları değiştirmeye yeter mi?

    YanıtlaSil
  11. Farkında olmadan boşa geçen yıllar emekler...

    YanıtlaSil
  12. düşündüm ki05 Eylül, 2024 22:07

    elmadan armut beklemeyelim tamam da elmanın elma armutun armut olduğunu nasıl anlıcaz? burada bir sır gizli...

    YanıtlaSil
  13. değişim zıttına hükmeder…

    YanıtlaSil
  14. Keşke bilseydi insan, değişimin zıttına hükmettiğini… kaleminize sağlık hocam..💐

    YanıtlaSil
  15. "Anlamak ya da anlaşılmak sadece benzerliklerle sınırlı olabilir miydi?"
    Çok şey ifade etti bu cümle zihnimde, çok yere gitti. Emeklerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  16. Emeğinize sağlık… hayat acaba bize ne mesajlar veriyor? Yeterince anlayabiliyor muyuz? Düşündüren bir yazı olmuş. Teşekkürler…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kimsin?

Hasan Amca'nın Müşteri Hizmetlerine Hoşgeldiniz

Deneyimsel Tasarım Öğretisi