SINIRLAR
Melis sabahın ilk ışıklarıyla
birlikte camına çarpan bir topun sesiyle uyandı. Dışardan arkadaşlarının sesi
geliyordu. Hepsi toplanmış Melis’lerin evinin önündeki dut ağacından dut
yiyorlardı. Melis anlam veremedi. Sabahın erken saatinde hem bu kadar ses
yapıyor, hem de izin almadan bahçeye girmişlerdi.
Melis bir çırpıda hazırlanıp bahçeye
inip, “Günaydın, ne yapıyorsunuz sabahın bu vaktinde?” dedi. Ağacın tepesindeki
birkaçı, alaycı bir gülümsemeyle “N’apalım, ağzımız tatlansın istedik, sizin duttan
yemeye geldik!” Melis anlam veremiyordu, onların bu ukalâ ve vurdumduymaz
tavırlarına. “Neden böyle davranıyorlar ki, oyun oynarken de bana aynısını
yapıyorlar.” diye içinden üzülerek geçirdi.
Oysa ki ne zaman işleri düşse
hemen “Melis, biz çok susadık sizin ev bahçeye daha yakın, bize evden su
getirir misin?” Hatta bazen izin almadan kendileri bile bahçeden gizlice mutfağa
girip kendileri alıyorladı. Melis ise arkadaşlarına kendini sevdirmek için,
onların her dediklerini yapıyordu. Ama arkadaşlarının maalesef Melis’e hiç
saygıları yoktu.
Bu sadece bahçedeki arkadaşları
için geçerli bir durum değildi. Aynı zamanda okuldaki arkadaşları da istedikleri
zaman Melis’in çantasını açabiliyor, ona sormadan kalemlerini
kullanabiliyorlardı.
“Neden acaba?”
Çünkü Melis’in asıl problemi sınırlarının çok geniş olmasıydı. Etrafındakiler de
bu sebeple kendisine hadsizlik yapabiliyordu. Dolayısıyla ne Melis ne de çevresindekiler
kendisini ilişkilerinde özel hissediyorlardı.
Oysa
ki, insanın ilişkide değer kazanabilmesinin en kıymetli stratejilerinden biri
sınırlardır. Sınırlar iletişim kalitemizi ve konforumuzu sağlar. Sınırları
olmayanın ayrıcalık hakkı yoktur.
Aksi takdirde bizler sınırları olmadan
herkese eşit davranışlar sergilersek… “On beş yıllık yakın arkadaşım olur...” dediğimizle daha yeni tanıştığımız kişiyi aynı
kefeye koymuş ve iletişimimizde adaletsizlik yapmış olmaz mıyız?
İnsan hakkını arar, ömrü yettiği kadar…
Eylemleri de bu isteği kovalar...
Oysa hak eden olmak, hakkını aramaktan daha değerli değil midir?
Sınır koyarsak bizi sevmeyecekler gibi geliyor, "hayır" demek zor... ama hep "evet" deyince de kıymeti olmuyor. hayat zıtlıkların uyumuyla güzelleşiyor :))
YanıtlaSilİlişkilerimizde en çok zorlandığımız konu:(
YanıtlaSilYazılarınız insana ayna tutuyor adeta... İnsan karşısındakini suçlarken kendi yaptıkları yada yapmadıkları aklına gelmiyor... Elinize sağlık yine çok farkındalık oluşturan bir yazı olmuş 🌸
YanıtlaSilHer şeye kendinden başlamalıydı insan .. Kendine sınır koyabilmeli …
YanıtlaSilSınır , mesafeyi değil -dengeyi doğuruyordu . İnsanın hakkını insanda araması sadece tatminlik duygusuydu belki de ve bu da bir istekti .
Hak eden olmak , asıl ihtiyacımız olandı .
DERİN bir anlayış gerektiren yazılarınız için aklınıza sağlık ..
İnsanın “neyi yanlış yapıyorum ki” diye sıklıkla sorduğu ve farketmekte zorlandığı bir konu…
YanıtlaSilBir kez daha düşündüren yazınız için teşekkürler 🍀
Taviz taviz. !! Ne sevimle hırsı bu bizde 🫶😧
YanıtlaSilHiç bisey bilmesede haddini bilerek hayatın tadını çıkarabiliyor insanoğlu💕
YanıtlaSilİnsanın sınırlarını belirleme hayatında konfor sağlar. Her şeyin sınırı olduğu gibi ilişkilerimizde de sınırlarımız olmalı
YanıtlaSilSınırı olmayan nankörlük görmeye mahkum maleseff, çok güzel bir yazı olmuş emeklerinize sağlık :)
YanıtlaSilHayır diyecem diye de zor insan olmaya çalışmak yanlış. Dengeyi yakalamak lazım.
YanıtlaSilİyilik yaptığımızı düşünerek kendimizi nasıl da değersiz kılıyoruz.
YanıtlaSilSevilmek ve beğenilmek isteğinden özgürleşerek doğru yerde doğru tepki verebilmek ✋🏽
YanıtlaSilküçüklüğümü acıyla hatırlarım hep. sınırlarını koyamayan o küçük kız şu an sınırların aslında ne kadar kıymetli olduğu bilinciyle ilişkilerini sağlamlaştırıyor.
YanıtlaSilBeni sevsinler diye kaldırdığımız sınırlar sebebiyle üzüldüğümüzün farkına varabildiğimiz için şükürler olsun. Emeğinize sağlık.Daima dününden iyi olanlardan olalım inşAllah
YanıtlaSilsınırlar gecirgen ise adaleti kaçırıyor insan
YanıtlaSilNe kıymetli haddini bilmek korumak
Şınırlr iletişm kalitemizi belirler... daha ne olsun ki... emeğinize sağlık...
YanıtlaSilSınırları olmayanın ayrıcalık hakkı yoktur.
YanıtlaSilÇok kilit meselelerimizin anahtarı bir yazı olmuş
Emeğinize sağlık☺️
Sınırını bilen kime ne kadar değer vermesi gerektiğini o kadar güzel ayarlıyor ki tadın da birliktelikler için sınırları tekrar gözden geçirelim :)
YanıtlaSilSınırlar olmalı.. jest ile taviz karışmamalı
YanıtlaSilGünümüzde çok yaşanan bir probleme ışık tutmuşsunuz... İnsanın aklına bir türlü gelmeyen... Sevilme, saygı görme isteğinden dolayı defalarca aynı hataya düşülüyor... Bugün şahit olduklarım burada anlatılmış... Benzer hayatlar yaşanıyor her nerede olursa olsun. Çünkü insanlar benzer sebepler oluşturanlar benzer sonuçlar yaşıyorlar. Doğru zamanda doğru mesafeyi koyabilmek ümidiyle..
YanıtlaSilTeşekkürler :)
Sınırları olmayanın ayrıcalık hakkı yoktur..
YanıtlaSilSınırları olmayan ülke olur mu mesela? Olduğunu varsayalım o ülkeye giren çıkan kim belli olmaz, neler yapıldığını belli olma. İsteyen istediğini yapar hale gelir. O ülkenin bir değeri olur mu? Hayır. Bunun gibi… İlişkilerimizde de aynen böyle.. sınırlarımız olmadığında isteyen herkes hayatımıza müdahale hakkını kendinde görür…
YanıtlaSilSınırlarımızı koyabilmek ve koruyabilmek dileklerimle... kolay mı değil, yapsak iyi olur mu? Kesinlikle...
YanıtlaSilEvet.. Sınırlar ve hayat kalitemiz.. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilSınırlar içindekini değerli kılar.
YanıtlaSil🌸🌼🌿İlk aklıma hep hücre zarı geliyor . seçici geçirgen, diye öğretmişlerdi. İçine alacaklarını seçerek alıyor hücre zarı. Faydalıyı zararlıyı bir hücre zarı bile seçiyor insan faydalı zararlı arkadaşını da ona göre kendisine yaklaştırır veya uzaklaştırır. Ama her gelen benim içime giriyorsa eyvah eyvah eyvah...