BİZİM DE BACAMIZ TÜTER Mİ?
Kış mevsimi
olduğu için hava erkenden kararmıştı. Çocuklar oyundan yorulup evlerine dağılmış,
kar taneleri sesi yuttukça köyü bir sessizlik kaplamıştı. Yetişkinler de
karanlığa kalmadan işlerini halledip evlerine çekilmişti. Nisa, evinde ödevinin
başına oturmuştu. Köyde elektrikler
kesildiği için ödevini pencerenin önünde günün son ışığının aydınlığı ile
yapmaya çalışıyordu. Fakat ağlamaktan kıpkırmızı olmuş burnunu çekmekten,
gözünün yaşını silmekten ödevini yapamıyordu.
O sırada, ablasının yaklaştığını anlayınca ağlaması daha da artırmıştı. Ablası onu duysun, onunla ilgilensin istiyordu. O da durumu fark edip “Ne oldu sana, yine neye ağlıyorsun sen?” dedi. Nisa “yine” kelimesine içerlemişti ama şu an başka bir problemi vardı. Bir an önce konuyu anlatmak istiyordu.
‘’Abla sen
biliyorsun ben öğrendim okumayı. Ama öğretmenim bana hala kurdele takmadı.
Altıncı kişiye kurdele taktı, onlara sarıldı. Bugün altıncıyı seçti ama ilk ben
öğrenmiştim. Hala benim kurdelem yok ve birinci kim bil bakalım? Kim hadi bil
bakalım abla?’’
‘’Of Nisa! Bıktık
şu senin Zeynep takıntından arık! Hadi kalk masayı hazırlayalım babam
yorgundur, uzun yoldan geldi. Ayrıca kendi dertlerinle insanları bunaltma!’’
O sırada içerden ses duyuldu anneleri
bağırıyordu; “Bunu nasıl yaparsın, tek başına nasıl buna karar verirsin?” Hemen
kesilmişti ses, çocuklar meraklanmıştı. Fakat Nisa ablasına sormaya çekiniyordu,
ablası da annesine soramazdı biliyordu.
Babaları Ahmet artık çalışmamaya karar vermişti. Köye temelli dönmüş ve bunu karısına açıklamıştı. Karısı ise bu karardan hiç memnun değildi. Zihninde bir sürü düşünce dolanadursun, bir yandan “Biz nasıl karı kocayız, nasıl eş deriz birbirimize; ortak karar veremedikten sonra…” diye söyleniyordu. Bir an durdu ve yerinden kalktı. Çocuklar anlamasın diye haline çekidüzen verdi sonra gözlerindeki yaşları sildi ve odadan çıkıp “Sofra hazır mı çocuklar?” diye sordu. Kızlar her ne kadar merak etseler de annelerinin anlatmayacağını bildikleri için sadece “Hazır anne!” dediler. Sanki az önce o bağırış sesleri içercen hiç duyulmamış gibi…
Birazdan babaları içeriden seslenerek geldi. “Haydi! Yollarda tek başıma yemek
yemekten sıkıldım. Oturup ailecek bir yemek yiyelim.” Tüm aile masanın etrafına
toplandılar. Masaya
beraber oturdular oturmasına ama tabaklara vuran kaşık çatal sesleri dışında çıt
çıkmıyordu. Anne istediği hayattan ne kadar uzaklaştığını düşünürken çorbasına
kaşığı daldırıp daldırıp çıkartıyordu.
Baba ise “Bu
kadın beni ne zaman anlayacak, yorulduğumu, artık yaşlandığımı ne zaman fark
edecek?” diye düşünüyordu.
Nisa ise
kendi derdiyle başkalarını üzmemesi gerektiğini düşünüp; ağlamamak için kendini
tutarken kaşığını sımsıkı tutuyordu. Sanki kaşığı bıraksa ağlamaya
başlayacaktı.
Aynı masa
etrafında, aynı yemekleri kaşıklarken bambaşka duygular, bambaşka düşüncelerle
oturuyorlardı.
Peki aile olmak, sadece aynı evi paylaşmak mı?
Aynı masada oturmak mı?
Gerçekten aile olmak için bunlar yeterli mi?
Hüzünlerin ve mutlulukların ortak olması gerekmez mi?
Sevincimizden pay vermediğimiz üzüntüsünden pay
almadığımız insanları yuvarlak bir masa, bir yapar mı?
Oysaki yol, beraber yürünürse anlamlı olur. Gerçek bir
aile olmanın sırrı ortaklıklardan geçer. Birlikte tüketmekten… Beraber mutlu
olup, beraber üzülmelerden... Masaların, yemeklerin değil; ancak kalplerin
birleştirdiği bir ahalinin bacası tüter.
Neden,
Sıradışı
bir ilmin,
Sıradışı
keyiflerin,
Sıradışı
ortamın,
Sıradışı
ilişkin,
Ya
da sıradışılarla ilişkilerin olsun ki?
Neden
seninle ilişki kursunlar, sana değer versinler?
Sıradan
bedellerle ödemede inatçı bir insanın, neden sıradışı bir yaşamı olsun ki?
Üzücü bir fotoğraf karesi canlandı aklımda. Nedense hep sevinçlerimizi paylaşıyoruz ya da öyleymiş gibi gösteriyoruz ama gerçek üzüntülerimizi, gerçek samimi düşüncelerimizi açıklamıyoruz hem de en yakınlarımıza… onları sevdiğimizi ya da bizi kırdıklarında gerçek düşüncelerimizi söylemekten çekiniyoruz. Neden?
YanıtlaSilAramıza en çok fitne sokan da ne biliyor musunuz? “Önce sen beni anla” düşüncesi… iki inatçı keçi bir köprüde karşılaşmış ikisi de çekilmemiş inat etmiş… geri çekilen kaybetmiş sayılıyor yol vermek için olsa da… şimdi biz napmalıyız? Gerçeğe yaklaşmaktan başka…
Aile olmak zor günde de sevinçli günde de beraber olabilmek. Ne güzel ifade etmişsiniz. Gerçek aile olmanın sırrı ortaklıklardan geçer...
YanıtlaSilRoller doğru dağıtılır ve kararlar bireysel değil topluluk adına fayda içerikli olursa sorun cözülür mü acaba?
YanıtlaSilInsanı duygudan duyguyu sürükleyen bir yazı olmuş ellerinize sağlık
YanıtlaSilHala tüm aile üyeleri ile aynı sofranın etrafında olma imkanı varken onu güzellikle değerlendirmeli🌸
Ellere sağlık
YanıtlaSilGerçek bir aile olmanın sırrı ortaklıklardan geçer.
YanıtlaSilAile olmak aslında hayatın her haline ortak olmakmış. Ellerinize sağlık. Çok sıcak ve içten bir yazı olmuş🍁
YanıtlaSilO kadar doğru ki... Göstermelik değil gerçekten aile olabilmek için yasantımızın da ortak olması lazım... Birbirimizin derdine ortak olmak bedel ödemek meğer ne kıymetliymiş.. emeklerinize sağlık 🍀
YanıtlaSilKücuk kizda kendimi gördüm ablasinin tepkisi cok uzdu beni o sorunuyla basa cikmaya calisirken ablasi sorununda ona yardimci olacakken sag olsun baska bir sorunla onu basbasa birakti evet evet aile olabilmekten önce insan olabilmeyi bilsek bütün hepsini basarabilecegiz
YanıtlaSilGerçek bile aile olabilmek...
YanıtlaSilAile olmak, koşulsuz kabul ve sevgi demektir.
YanıtlaSilHüzünler ve mutluluklar beraber yaşandığı müddetçe kalpler birleşiyor, aile olunabiliyordu… Pay alabilen oluruz inşaAllah, kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilEline sağlık güzel olmuş
YanıtlaSilAile; bizim bir tohum gibi ilk olarak güçlenip, bize biçilmiş yaşam süreci için filiz verdiğimiz topraktı. Topraktan çıktıktan sonra farklı etmenlerle temasımız olacaktı elbette. Peki senin toprağın nasıldı; çorak mıydı, killi miydi, kumlumuydu, kireçli miydi… Her nasıl olursa olsun çocuk, ben senin toprağına nasıl uğradım savrulduğum rüzgarda…
YanıtlaSilMalesef bencil bir toplum ve bireyler haline geldik önceliklerimiz hep ben şeklinde,resmin bütününe bakıp ona göre kararlar almayı başaramadığımız için mutsuz çocuklar ve mutsuz evlilikler yapıyoruz.Ağar yıkımlar bundan sonra başlıyor.
YanıtlaSilKalplerimizin birleştiği aileler kurabilmek duasıyla çok güzel olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilBirbirlerini düşünerek kendi duygularını görmezden gelebilen ama sonunda bireysel olarak içsel huzura ulaşamamış bir aile..
YanıtlaSilKalpler birleşince bir bütün olunuyor, oysa kalpler ayrı, zihinler ayrı, hedefler bile ayrı olmuş zamanımızda. Bu güzel yazı için teşekkürler🙏
YanıtlaSilKaleminize sağlık günümüz ortamında gitgide aile olabilmek zorlaştı. Ya da biz zorlaştırdık..
YanıtlaSilHerkesin sahip olduğumuz ailenin değerini bilme ümidiyle... Kaleminize sağlık
YanıtlaSilAile demek her ne kadar birlik beraberlik demekse de insan bir noktadan sonra yine kendine yöneliyor. Önce kendi sorunu... Bireyin kendi sorunu yoksa ailesi dahil o zaman çevresinin farkına varmakta. Bu hissiyatı vermiş ellerinize sağlık
YanıtlaSilAynı yolda beraber yürüyebilmek dileğiyle …
YanıtlaSilAynı yol, aynı yönde olup mutlu olabilmek dileğiyle…
YanıtlaSil"Aile sadece imkanlara ortak olmak değildir."
YanıtlaSilYol, beraber yürünürse anlamlı olur.
Ellerinize sağlık :)
Mutlu bir aile olabilmenin sırrı ortak kararlardan, kararlara saygı duymaktan geçer. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilAile olabilmek karşılıklı saygı, anlayiş sevgiden geçer.
YanıtlaSilAile olmayı nasıl da unuttuk. Aslında bir olabilmeyi; bir elmanın iki yarısı gibi olabilmeyi nasıl da unuttuk…
YanıtlaSilEllerinize sağlık…🌸
Oysaki yol, beraber yürünürse anlamlı olur...aile içinde başlar insanın sen boyutuna geçebilmesi...hedef ve amaç birse anlam kazanır yaşanmışlıklar...kaleminize sağlık
YanıtlaSilAslında herşey yine ailedeki eğitim ile başlıyor. Aile duygu ve davranış biçimlerini çocuğa doğru işlerse özellikle empati gibi karşımızda anlayışı gelişmiş insanlar yetiştirmiş oluyoruz. Hikaye de harikaydı insanı oldukça etkiliyor. Elinize sağlık.
YanıtlaSilTam olarak gerçek hayattan bir kesit olmuş elinize emeğinize sağlık
YanıtlaSilTam olarak gerçek hayattan bir kesit olmuş.Eminim hepimiz bır kere bile olsa yaşamışızdır bu durumu … Kaleminize sağlık .
YanıtlaSilEmeğinize sağlık hocam empati üzerine özenle yazılmış bir hikaye
YanıtlaSilGerçekten çok güzel bir yazı olmuş kendimi buldum hikayenin içinde.Emeğinize sağlık.
YanıtlaSilAile içinde ki duyguların paylaşılmasının gerekliliğini çok güzel anlatmış gerçekten emeğinize sağlık
YanıtlaSilAile olmak birbirinizle iletişim kurup duygularınızı paylaşmaktan empati kurmaktan geçer . Elinize emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
YanıtlaSilAile olmanın temel kavramı duygu ve düşünceleri paylaşmak ve kararları hep beraber almaktan geçer emeğinize sağlık
YanıtlaSilTam bir yasanmış hayat hikayesinden alınmış sanki👏
YanıtlaSilDuygularını bastırmaya mahkum etmiş kalplerin aileyiz rolünü oynadığı tanıdık bir hikaye…
YanıtlaSilHerşeyi o kadar güzel anlatmıssınız ki ellerinize sağlık yazılarınızı okurken cok keyif alıyorum🥰
YanıtlaSil